Sunday, January 19, 2020

Artıları ve Eksileri ile Yeni Galatasaray

Galatasaray 2019-2020 sezonun 2. yarısındaki ilk lig maçına çıktı ve bu Galatasaray, ilk yarıdaki Galatasaray ile neredeyse siyahla beyaz kadar farklı bir takım görüntüsündeydi. Bunu kalite anlamında söylemiyorum. Kalite olarak, güç olarak öyle çok büyük değişikliklerin hemen 1. maçtan olması mümkün değil zaten, bahsettiğim 180 derecelik değişim oyun tarzının değişimi. Peki, kalite olarak yükselmez mi? Yükselebilir. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi... 2. yarının ilk 4-5 haftası yine sancılı geçer ama ondan sonra daha olgun, daha güçlü bir Galatasaray izleriz. Bu şampiyonluğa yeter mi? Orası rakiplerin kaybedeceği puanlarla da bağlantılı olur. Geçen sezon şampiyonlukta tek rakibi vardı Galatasaray'ın ve Başakşehir çok puan kaybetmişti. Bu sezon ise rakip sayısı fazla, biri çökse öbürü çökmez. O yüzden bu kez işler daha zor. Puan kaybına tahammül, ilk yarıda harcanan krediler yüzünden daha da az.

Şimdi önce gelelim bu 180 derecelik değişime...

GALATASARAY'DA NELER DEĞİŞTİ

Aslında sadece 3 yeni transfer var ve Onyekuru da henüz dahil olmadı diye düşünebilirsiniz ama durum pek öyle değil. Linnes de bu sezon yeni, Emre Akbaba da öyle hatta ilk 15 hafta oynamayan Taylan da öyle. Bunları da düşününce aslında takımın 6 kritik ismi yeni! Yani takımın yarısı değişti bile denebilir.

Galatasaray ilk yarıda topu az kaybeden ama az üreten ve pozisyon tutmayı iyi yapan ama çok ağır bir takımdı. İyi pozisyon alındığı için ve çok tecrübeli olunduğu için çok az gol yendi ama kağnı arabası kadar ağır olunduğu için de çok kötü hücum edildi. Bu şimdiki Galatasaray ise tam tersi. Pozisyon tutamıyor, dağınık görünüyor, fazla top kaybediyor ama çok daha hızlı hareket edip, kaybettiği topları çok daha fazla kazanma enerjisini sahaya yansıtıyor.

Yani 35'lik veteranlar takımı gitmiş 25'lik enerji takımı gelmiş. İlk yarıda bir alt takımı olan Galatasaray ligin 2. yarısında bir üst takımı olacaktır. Maçları ilk yarının aksine çok daha gollü geçecektir. Kalesinde yiyeceği gol sayısı da artacak, rakip kaleye atacağı goller de...

Şimdi adım adım gidelim... Hangi bölgelerde neler değişiyor...

EN BÜYÜK DEĞİŞİM SARACCHİ - NAGATOMO

Nagatomo teknik kapasitesi çok sınırlı bir futbolcuydu, hücum zenginliği çok düşüktü ama savunmada üst düzeydi. Hem birebir markajı çok iyiydi, hem pozisyon bilgisi, hem konsantrasyonu. Galatasaray'ın az gol yeme başarısının da, az gol atma başarısızlığının da ana faktörlerindendi. Saracchi işlemeyen sol kanadı işletti. 2-3 tane asist yapabilecek kadar etkili toplar attı, çok bindirdi ve çok iyi bir maç çıkardı ama Marcao'yu da bir o kadar yalnız bıraktı. Marcao'nun Galatasaray'a geldiğinden beri en yalnız kaldığı maç budur. Genç ve yetenekli bekler böyle... Alex Telles de geldiğinde böyleydi. Hücum iştahı, savunma konsantrasyonunu biçiyor. Ayrıca pozisyon bilgisi de daha çok tecrübe işi. Durum böyle olunca savunmada ciddi problemler yaşanabilir. Saracchi'nin Telles'e göre avantajı daha hızlı olması. Bu yüzden ileri çıktığında geri tam hız koşularla kapatmayı başarabiliyor ama şunu söyleyeyim, Marcao ligin 2. yarısında her maç kırmızı sınırında oynar. Her maç 2-3 tane sarı kartlık müdahale yapmak zorunda kalır çünkü o da henüz 23 yaşında ve o da atlamaması gereken pozisyonları tecrübe edemedi. Yani savunmanın sol tarafı tam curcuna. Aslında bütün takım öyle. Yeni Galatasaray'ı size tek bir fotoğrafla açıklayacağım...


Yeni Galatasaray bu! Artık maçlar çok canlı, hareketli, eğlenceli ve şuursuz geçecek!

Dönelim Marcao'ya... 4. dakikada gördüğü kart mesela tecrübesiz, genç oyuncu hatası. Marcao için çok zorlu bir 2. yarı bizi bekliyor. Peki, Saracchi - Marcao arasındaki madeni nasıl kapatabilirsiniz?

1- Lemina gibi savunma gücü daha yüksek orta sahanızı, sağ içte değil sol içte kullanırsınız. Seri'nin o bölgeye yapacağı pansumandan çok daha iyi destek verir. Seri ile Lemina'nın acilen yerleri değişmeli. Bu savunma için şart olduğu gibi hücum için de şart ama ona daha aşağıda değineceğim.

2- Yanındaki tecrübeli stoperin performansı belirleyici olacak ve bazı zorlu deplasman ve derbilerde 3'lü savunma da bir çözüm olabilir.

Şimdi yanındaki isim yeni bir transfer gelmezse Donk olacak gibi. Donk'u ben futbolculuk meziyetleri olarak pek tutmazdım. Özellikle hem ağır, hem de konsantrasyonu çok kötü olduğu için... Fakat Terim'den sonra konsantrasyonunu çok yükselten bir Donk görüyoruz. Bu yüzden stoperde, Kasımpaşa'da olduğuna göre çok çok daha etkili. Mesela Kasımpaşa'da oynadığı zamanlar orta sahada daha iyi oynar, stoperde asla oynamaz diyorduk çünkü uyurgezer gibiydi. Şimdi ise hızı ve temposu iyice bitti o yüzden orta saha oynayamaz ama konsantrasyonunu yükseltti ve stopere çok daha uygun.

Bir de sürekli sakin kalabilen yapısını seviyorum. Marcao ile Rodallega arasında yaşanan tartışmada hemen araya girip insanüstü gücüyle Marcao gibi adamı alıp taç çizgisine kadar sürüklemesi acayip karizmatik bir olaydı. Terminatör filminin bir sahnesi gibiydi. Çok sinirlenmiş ve zaten oldukça güçlü olan Marcao, Donk'un kolları arasında kuş gibi eridi gitti... Donk'un gücü Servet'i hatırlatıyor.

Uzun lafın kısası 2. yarıda Donk'un rolü hayati... Bazen soluna Marcao, sağına başka stoper alıp 3'lüde göbekte, genelde de 4'lü savunmada Marcao'nun sağında liderlik etmesi gerekecek...

LİNNES - MARİANO

Gelelim diğer tarafa... Bu taraf biraz sıkıntılı... 3 Ocak'ta yazdığım '17 Maçlık Plan' yazısında da genelde bu konu üzerinde durmuştum... "Nagatomo'ya çok ihtiyaç olmayabilir ama Mariano bence sene sonuna kadar kalmalı" yazıyordum çünkü geride kalan 17 maçın 13-14 tanesini Galatasaray hücum ederek oynayacaktı. Yani bugünkü maç gibi... Ve böyle maçlarda Saracchi'nin hücum kalitesi, savunmadaki eksiklerini fazlasıyla giderir o yüzden 3-4 büyük maç için Nagatomo'yu tutmanın bir anlamı yok. İşte yukarıda da belirttiğim gibi o zorlu maçlarda da 3'lüye dönersin öyle çözülür. Buna karşın sağ bekte bugün mesela Mariano oynamış olsa Galatasaray'ın hücum gününün bir seviye daha yükseleceği çok net. Bugün Galatasaray 2-1'le kazandı, dominant oynadı ama skoru koparıp rahatlayamadı. Mariano oynamış olsa 2-1'in 4-1, 5-1 olma ihtimali çok net şekilde artardı. Mariano'daki geriye gidişi konuşmaya gerek yok ama şurada 4 ay kalmış, hemen göndermek için de acele etmemek lazım.

Şimdi soldan Saracchi çok dominant olunca Galatasaray yine tek kanatlı hücum etti. Aslında 180 derece değişimlerden biri de bu. Galatasaray 2.5 sezondur Mariano - Feghouli üzerinden sürekli sağ kanadından hücuma giden bir takımdı ve solu tıkanıktı. Bu kez sol komple açıldı, sağ tıkandı. Linnes - Feghouli arasındaki uyum çok kötüydü. Linnes yine oynar. Hem sol bekte, hem sağ bekte geçen yıllardaki gibi bol bol süre alır, katkı da sağlar ama şu an, hem maç ritmi için zamana ihtiyacı var hem de kalan 16 maçın 13'ünün oyun karakteri Mariano'ya çok daha uygun.

Yabancı kuralı derseniz... Babel, Nzonzi, Nagatomo, Luyindama eksilecek ve yerlerine de Linnes, Jesse, Onyekuru, Saracchi eklenecek... Bu şekilde Mariano'yu göndermeden 14'te tutmak mümkün.

Bir stoper net şekilde lazım çünkü orta sahadan devşirebileceğiniz tipte bir alternatif de yok. Marcao'nun sık cezalı olması da malum... Elde Ahmet ve Emin var... Bence bir de sezon sonuna kadar Semih kiralanır yedeğe... Açıkça Donk'un önüne bir stoper transferi yapmak mı daha çok katkı sağlar yoksa Mariano ile devam edip 2 kanadı birden işletmek mi derseniz bence iki kanadı birden işletmek daha mantıklı. Hem her şeyi aynı Ocak döneminde değiştirmek yerine bazı hamleleri yaza yapabilme esnekliği de sağlar. Gelecek sezon sağ stopere zaten Liyundama dönmüş olacak...

Bir orta saha alınacağı söyleniyordu ama zaten Belhanda'yı satmadan öyle bir hamlenin de ekonomik olarak oluru yok. Belhanda satılırsa da o kontenjan kendi içinde çözüm bulur. Ayrıca Diagne - Andone ikilisi hakkında da biri olacak, diğeri olmayacak. Yani Mariano ile birlikte 14 yabancılı bir çözüm gayet bulunabiliyor.

Dip not, Linnes'in mücadele gücü ve sürati Mariano'nun çok üzerinde olsa da bu özellikler onu savunmada da Mariano'dan iyi yapmaz. Sette Mariano'nun pozisyon bilgisi çok daha yüksek. Linnes bazen çok kolay çalım yiyebilen ve yer kaybedebilen bir oyuncu. Denizlispor maçında durum 2-1'ken hücumda kaybettiği bir top 3 pasla onun alanından pozisyona dönüştü mesela... Belki 3-4 maç sonra ritmini bulunca çok daha iyi bir Linnes izleriz ama ben yine de sezon sonuna kadar Mariano kalmalı diyorum. Topa hakimiyet olarak da kalmalı (çünkü ilk 11'de çok fazla acele top kullanan oyuncu oluştu), hücum melekeleri olarak da kalmalı, pozisyon tutan oyuncu olarak da kalmalı...

SERİ - NZONZİ

Aralık ayında bütün gazetelerde Nzonzi ile birlikte Seri'nin de gönderileceği yazılıyordu ama halbuki bunlar alakasız iki oyuncuydu. Seri; Nzonzi gibi, Babel gibi, Feghouli gibi takım arkadaşları sahaya kazık çaktığı için sürekli dayak yemek zorunda kalıyor ve kötü görünüyordu. Etrafında Saracchi, Emre Akbaba, Ömer, Lemina, Taylan, Linnes gibi hareketli adamlar oynamaya başlayınca pas çeşitliliği arttı ve net şekilde kalitesini konuşturdu hemen. Zaten ilk yarı boyunca sürekli bunu yazıyordum, tekrar etmeme gerek yok.

Bu arada Lemina ise, Seri ve Nzonzi gibi oyuncuların aksine, hem ilk yarıdaki takımda hem 2. yarıdaki bu takımda parlayabilen, tek başına iş yapan bir futbolcu. O ve Muslera, bu 180 derecelik değişimden etkilenmiyorlar çünkü rolleri sabit. Onlar Seri gibi diğer arkadaşlarının oyun tarzına göre değişebilen rollerde değiller. İkisi de bu sezon çok iyi futbollarına bu maçta da devam ettiler.

EMRE AKBABA - BELHANDA

Bu değişim ilk yarı bitmeden 2-3 hafta önce Taylan ile başlamıştı. 2.5 yıldır 4-3-3 oynayan Terim, 4-2-3-1'e Taylan ile birlikte dönmüştü. Belhanda, 4-3-3'te 8 numara rolü için kadrodaki en uygun oyuncu ama 4-2-3-1'de ona uygun bir rol yok. Emre Akbaba ise gol sezilerini kupada gösterdiği gibi ligde de gösterdi. 1 yıldır futbol oynamadığı için 60'ta yorulması doğal. Hoca bir 15 dakika önce yapabilirdi bu değişikliği ama muhtemelen Emre gol attığı için o kadar erken çıkarmak istemedi.

BABEL - ÖMER (ONYEKURU)

Sol kanatta yine durarak oynayan, savunmaya katkısı olmayan bir oyuncu yerine de bir süredir Ömer oynuyor. Ömer için kanat kötü bir pozisyon olsa da, yüksek enerjisi ve oyun tarzı ile fayda sağladığı kesin. Aslında Onyekuru ve Jesse o kanadın tapusunu aldıklarında Ömer artık merkez olarak düşünülebilir ve orta saha transferi de şart olmayabilir.

***

Yukarıda 5 ara başlıkta, 5 noktanın tamamen değiştiğini ve aslında takımın da bu yüzden 180 derece farklı bir oyun oynadığını söylemeye çalıştım ama bu kadar köklü değişim bence şart değil. Toparlanan Feghouli'nin oyun içinde bu kadar yalnız bırakılmaması için de sağ kanadın biraz işletilmesi lazım. Hem Seri, hem Saracchi, hem Ömer, hem Akbaba sol tarafta öyle bir dominasyon kurdular ki, Galatasaray'ın sağ kanadı bile sola kaydı. Lemina ve Seri'nin pozisyonları değişirse hem savunmada Marcao'ya destek geleceği gibi, hem de hücumda da Seri sayesinde sağ taraf biraz daha iyi işler hale gelir. Feghouli de etrafında kendisiyle aynı dili konuşan adamlar bulur. Yani sağda Mariano-Seri-Feghouli, solda Saracchi-Akbaba-Onyekuru üçlüsü yaratılmalı diye düşünüyorum. Lemina'yı bu üçlülere sokmuyorum çünkü hepsi çıktığında, takım rakip yarı alanda hücumdayken, o 2 stoperle birlikte 3. oyuncu olarak dengede durmak zorunda kalıyor.

FALCAO

Herkese değindim, Falcao için de bir başlık açmak gerek. Bazıları Falcao'nun Galatasaray'a gelmeden önce bitik olduğunu söylüyor. Ben buna hiç katılmıyorum. Falcao buraya geldiğinde ilk maçlarında gayet iyiydi. Galatasaray - Fenerbahçe derbisinde maçın en iyi iki oyuncusu Falcao ve Muriqi diye yorum yaptığımı hatırlıyorum. PSG ile oynanan maçta da çok iyiydi. Falcao o dönemde takımın en iyilerinden olmasına rağmen arkadan destek alamıyor, bir çizgide Feghouli, bir çizgide Babel kazık çaktığı için yanında bir arkadaşını göremiyordu. Esas Falcao, Galatasaray'da sakatlandıktan sonra geldiği seviyede değil! Galatasaray'da son yıllarda en şikayet ettiğim konu da bu. Galatasaray'a 10 adam geliyorsa 8'i geri gidiyor. Falcao da bir sakatlandı, sakatlık süresini İspanya'da falan geçirdi, orada kendisine ne kadar iyi baktı bilmiyorum ve döndüğünde çok daha geri gitmişti fiziksel olarak. Maalesef hazırlık maçlarında da çok kötüydü ve Denizlispor maçının ilk yarısında da çok hantal kaldığı pozisyonlar oldu ama 2. yarıda golünü atınca o da çok morallendi ve son dakikadaki mücadelesi de onun için çok iyi oldu. Taraftarın desteği ile sıkıntılı dönemden çıkabilir. Bence Galatasaray'a geldiği dönemdeki halinde olsa mesela bu maçta bir değil, 3 gol atardı... Umarım güçlenerek ilerler...

***

KABUK DEĞİŞTİRİRKEN...

Galatasaray şanslıydı. Kabuk değişimi sırasında dişli bir takıma gelse bugün puan kaybedebilirdi. Denizlispor, Galatasaray'ın oyun içi dağınıklığı değerlendirebilecek olgun bir takım değildi. 3-4 hafta sonra çok daha iyi bir Galatasaray olacak. Galatasaray'a zaman lazım ama ilk yarıdaki hatalar yüzünden zamanın z'si bile yok. 3-4 hafta kabuk değiştirirken de kazanmak zorunda.

OYUNCU DEĞİŞİKLİKLERİ

Fatih hocaya oyuncu değişiklikleri ile ilgili eleştiriler gelmiş. Ben de Emre-Taylan değişikliğinin daha erken olması gerektiğini düşünüyordum ama onun dışındaki eleştirilere çok da katılmadım. Çünkü zaten çorba olmuş bir takım var. Kadronun yarısı değişmiş, oyun yapısı tamamen değişmiş. Bir de oyun içinde yeni oyuncu değişiklikleri işleri daha da karıştırabilirdi. Ben genel olarak oyuncu değişikliklerin erken yapılması gerektiğini düşünenlerden biriyim ama maç içinde, skor korurken çok fazla rol veya şablon değişiklikleri yapmamak gerektiğini de düşünüyorum. Örneğin Emre - Taylan değişikliği yapıyı bozmazdı da Jesse erken girse nasıl olurdu onu kestirmek çok güç. Maç içinde zaten oyuncular arasında bir bağ oluşuyor, skor korurken bu bağı koparmadan yapılacak enerji takviyesi değişiklikleri mantıklı ama misal Jesse - Ömer değişikliği rol değişikliği, tarz değişikliği. Ki Jesse girdikten sonra bir top kaybı yaptı, bir basit çalım yeyip pozisyon tutmadı ve hemen tehlikeli kontra doğdu. Özetle sadece bu kabuk değiştirme maçı özelinde, Taylan - Emre değişikliğinin 15 dk geç yapılması dışında, kalan 2 oyuncu değişikliğini ben de olsam mümkün olduğunca geç yapmaya çalışırdım.

KULÜP HAFIZASI

Geçen Ocak transferinde Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş sol stoper arıyordu. Biri menajer tavsiyeleriyle Mirin'i getirdi, diğeri gözünün önündekilerden Sadık'ı getirdi, diğeri Marcao'yu buldu. Birinde yıllardır istikrarlı şekilde devam eden, profesyonel ve güvenilen bir scout departmanı vardı, diğerlerinde yoktu.

Bu Ocak ayında da Fenerbahçe ve Galatasaray ofansif sol bek arıyorlardı. Zira birinin elinde Hasan Ali öbürünün elinde Nagatomo defansif bekti ama bir ofansif sol bekleri yoktu. Biri bu sol beki 1.5 yıldır arıyor ama bulamadı. Diğeri ise 5 aydır arıyor ve hemen buldu Ocak başında kampa yetiştirdi. Çünkü onu 2-3 yıl önceden River'den beri biliyorlardı. Fenerbahçe scout ekibini yeni kurdu. Onlar da 6-7 yıl sonra bu tip nokta işler yapabilirler ama Galatasaray, öncü olmanın avantajını ikidir iyi yaşıyor.

Bunu Saracchi über futbolcu olduğu için yazmıyorum. Fenerbahçe'nin tam ihtiyacı olan futbolcu olduğu için aklıma geldi. Maçı izlerken şunu düşündüm. Saracchi'yi Galatasaray değil, Fenerbahçe getirmiş olsa lig bitmişti. Fenerbahçe çok net şampiyon olurdu.

BASIN TOPLANTISI

Fatih hocaya basın toplantısında şunu sordum. "3. döneminizde yönetimle transfer anlaşmazlıkları yaşamıştınız. Bu dönemde yönetimle uyumunuz nasıl? Sizin isteyipte aldıramadığınız veya siz istemeseniz de alınan oyuncular oluyor mu?"

Fatih hoca buna mümkün olduğunca ortada cevap vermeye çalıştı. Son dönemde çok merak edilen bir konu olduğu için ilginizi çekebilir diye düşünüp onun da linkini koyayım... Basın toplantısındaki ilk soru... https://www.youtube.com/watch?v=XDWUcMsXZ24 

1 comment:

  1. Sinan abi diyelim ki Şener gönderildi nazım sangare alındı. O zaman marianoya ihtiyaç kalır mı?

    ReplyDelete