Sunday, January 26, 2020

Riera ve Eboue'den Sonra...

Bu ay başında, yeniden blog yazmaya başladım ve bu yazı, Galatasaray ile ilgili bu ay içerisinde yazdığım 5. yazı oluyor. 3 Ocak'ta yazdığım ilk yazıdan itibaren geçen 4 yazıda en çok vurguladığım konu; Galatasaray'ın sezonun 2. yarısı öncesinde Mariano'yu göndermekte acele etmemesi gerektiğiydi.

Sezonun 2. yarısında oynanacak 17 maçın en az 13'ünde Galatasaray'ın rakip yarı alanda oynayacağı, bu yüzden Mariano'nun oyun kurma becerileri nedeniyle çok daha faydalı olacağı aşikardı. Solda Saracchi transferi sonrası Nagatomo'ya ihtiyaç azalmıştı ama sağda Linnes - Şener gibi isimler Mariano'nun kalitesinden (özellikle hücum ederken) çok uzaklar.

Denizlispor maçı Galatasaray'ın Türk Telekom Stadı'nda oynadığı, rakibin kendi sahasına gömüldüğü bir maçtı ve bu maçta kendi sağ kanadından hiç üretemeyen bir Galatasaray izlemiştik. O maç sonrasında da "Sağ bekte bugün Mariano oynamış olsa Galatasaray'ın hücum gücünün bir seviye daha yükseleceği çok net. Bugün Galatasaray 2-1'le kazandı, dominant oynadı ama skoru koparıp rahatlayamadı. Mariano oynamış olsa 2-1'in 4-1, 5-1 olma ihtimali çok net şekilde artardı" yorumunda bulunmuştum ve Konyaspor maçında tam da bu oldu. Bu arada Mariano'nun Konyaspor maçından önce oynadığı son lig maçında, Antalyaspor karşısında da farkın açılmasını sağlayan isim olduğunu, o maçta da çok iyi oynadığını hatırlayalım. Evet Mariano üç günde bir maç çıkaramıyor, Şampiyonlar Ligi temposunda paspas oluyor ama bizim ligimiz için de fazla. Sezonun 2. yarısında haftada bir maça çıkacak Galatasaray için, hem de şu FFP krizinin olduğu dönemde, Mariano kalitesinde bir sağ bek mumla arasanız bulamazsınız. Ayrıca Şampiyonlar Ligi'nde patlayan tek isim de Mariano değildi. Kabul edelim, ligimiz ile Şampiyonlar Ligi seviyesi arasındaki fark açıldı. Bugün çok beğenilen Fenerbahçe de sezon öncesi Bayern Münih ve Real Madrid ile hazırlık maçı oynadı, onlar da birinden 6, öbüründen 5 yedi. Güç dengemiz bu. Bayern - Real - City - Liverpool gibi takımlar Süper Lig'in her takımına, ciddiye aldığı bir maçta en az 5 tane atar. Hedef Şampiyonlar Ligi olduğu için gelecek sezon Mariano yerine yeni, genç bir sağ bek bakılır ama şu an lig dışında bir hedef yok ve Mariano da bu ligin üzerinde bir futbolcu.

Mariano bugün tam 4 tane net pozisyon üretti. Konya gibi son derece az pozisyon veren, geçiş hücumlarını tıkayan bir deplasmanda sadece sağ bek, 4 tane net pozisyon hazırladı. Feghouli'nin ortasına Ömer'in vuramadığı pozisyonda mükemmel bir ara pası attı. Falcao'nun sakatlandığı pozisyonda Saracchi'ye harika bir ters top gönderdi, Saracchi'nin sakatlandığı pozisyonda yine mükemmel bir ters top attı ve bu üçü kaçtıktan sonra da asistini yaptı. İnsanlar Konyaspor'u küçümseyecektir... Geçen hafta Ankaragücü'nü deplasmanda yenen ve kötü seriyi bitiren Konya bu maça çok bilenmişti. Ben açıkça bu maçtan beraberlik bekliyordum. Çok kötü denilen Konyaspor'un sahasında en son üç gol yediği maç 2017'de oynanmış. Konya deplasmanı ne olursa olsun zorludur ve bugün Galatasaray'ın rahat kazanmasında iyi oyunun yanı sıra bitiricilik olarak kaliteli ve şanslı olduğunu da vurgulamak lazım. Eğer ilk yarıda goller gelmeseydi ev sahibinin direnci artacaktı. İlk golde şutun rakibe çarpıp köşeye gitmesi, 2. golde Emre'nin şutunun iğne deliğinden geçip rakip tarafından bloklanamaması ve 3. golde de Mariano'nun pasının iğne deliğinden geçmesi Galatasaray adına şanstı ama futbolda herkes şansını kendisi yaratır ve Galatasaray, Konya gibi bir deplasmanda oynayabileceği kadar iyi bir futbol oynamıştır.

DENGE 

Maç oynanırken twitterda bir arkadaş ile bu konuyu konuştuk. Galatasaray'ın sezonun 2. yarısında neden daha iyi olduğuyla da ilgili bir konu bu bence...


Sezonun ilk yarısında koşamayan, hareketsiz isimler; Ömer gibi oyunculara gereksinimi arttırıyordu. 2. yarı ise Galatasaray 180 derecelik bir dönüşüme gitti ve hücumda Feghouli ile Falcao dışında herkes koşan isim oldu. Bu durum Denizlispor maçında oldukça hareketli, mücadeleci ama çok kolay top kaptıran bir Galatasaray'ı beraberinde getirmişti. O yüzden Galatasaray'ı, herkesin kendi çalıp kendi oynadığı bir Roman düğününe benzetmiştim. Yani yine dengeden uzaklaşılmıştı. Bu kez teknik kefesi değil, enerji kefesi ağır basıyordu ama yine denge bulunamamıştı. Hücumda Falcao ve Feghouli gibi isimler vardı, top rakip kale önüne geldiğinde teknik sıkıntısı yoktu ama savunmadan hücuma topu çıkarmak, geriden oyunu kurmak ve yönlendirmek için gereken teknik yoktu. Galatasaray tamamen sol kanadından çıkabilen, sağ kanadını hiç kullanamayan bir takıma dönüşmüştü. İşte çok açıdan dengeyi sağlayan isim Mariano olacaktı.

Savunmadan oyunu kurmak için gereken teknik, Feghouli'yi oyuna dahil etmek için gereken oyun görüşü, sol kanattan sürekli bindiren Saracchi'ye atılacak ters toplar... Mariano'nun dahil olmasıyla bu Galatasaray, Riera - Eboue'li Galatasaray'dan bu yana her iki kanadı da, bu kalite seviyesinde kullanabilen ilk Galatasaray olma yolunda!

SOLA BELHANDA

Sezonunda 2. yarısında 4-2-3-1'e dönen Galatasaray'da yapılması muhtemel hamlelerden biri de Belhanda'yı sol kanatta değerlendirmek olabilir. Belhanda için bu sistemde ne orta ikilide, ne de 10 numarada yer yok diyordum. Çünkü 10 numara için Emre Akbaba ve Taylan gibi skorer değil. Merkez ikili için de çok kolay top kaybeden, savunmada pozisyon tutmayı bilmeyen bir oyuncu. Tüm bunlara rağmen bu düzende Onyekuru dahil olana kadar sol önde Ömer'den daha verimli olacağına eminim. Zaten geçmişte de bu pozisyonda oynamış bir oyuncu. Öte yandan Ömer'in de Saracchi ile iyi işler yapabildiğini söylemek lazım. Evet pas alışverişi konusunda Belhanda kadar zenginlik katamaz ama hem önde baskısı, hem de Saracchi ile görev paylaşımları başarılı.

Şimdi Kayserispor maçında Lemina cezalı. Ben uzun süredir Lemina'nın alternatifinin Ömer olması gerektiğini düşünüyorum. Bence Kayserispor maçında Belhanda solda, Ömer merkezde oynamalı.

AHMET ÇALIK - SEMİH KAYA

Ahmet Çalık, Gençlerbirliği'nde de kapalı savunmada, oyun kurmak zorunda kalmadığında sorunsuzdu. Hava toplarını karşılamada ve konsantrasyonda iyi. Bu sezon bu maçta ve Gaziantep deplasmanında Ahmet'e iki zor görev düştü ve ikisinde de Galatasaray savunma hattını orta sahaya kadar çıkarmak zorunda değildi. Bu maçlar Ahmet'e uygun maçlar olduğu için problem çıkmadı. Aksine Ahmet, Rizespor ve Tuzlaspor ile iç sahada oynanan kupa maçlarında kötüydü. Çünkü bu maçlarda rakip kapanmıştı, savunmayı öne çıkarmak ve hızlı top kullanmak gerekiyordu. Şimdi 17 maçın 13'ü hücum dediğimiz Galatasaray için de, Ahmet'ten çok Semih Kaya gibi bir yedek gerekli. Yabancı sınırını açmak zor göründüğü için muhtemelen son çare Semih Kaya sezon sonuna kadar kiralanacaktır. Açıkçası illa bir evlat döndürmek gerekiyorsa, Semih Kaya'nın dönmesi çok daha gerekli şu anda...

ADEM - ANDONE - FALCAO

Galatasaray'da santrfor sıkıntısı da çözülüyor gibi. Kutuya 2. bir forvet sokulduğunda en uçtaki isim de boş kalabiliyor. Emre Akbaba'nın ve oynadığında Taylan'ın, sürekli gol için girdiği ceza sahasında Falcao ve Adem de markajdan kurtulup gollerini attılar. Şimdi Falcao sakatlandı ama bu bence çok büyük dert değil. Adem çok formda ve Andone de dönüyor.

Sunday, January 19, 2020

Artıları ve Eksileri ile Yeni Galatasaray

Galatasaray 2019-2020 sezonun 2. yarısındaki ilk lig maçına çıktı ve bu Galatasaray, ilk yarıdaki Galatasaray ile neredeyse siyahla beyaz kadar farklı bir takım görüntüsündeydi. Bunu kalite anlamında söylemiyorum. Kalite olarak, güç olarak öyle çok büyük değişikliklerin hemen 1. maçtan olması mümkün değil zaten, bahsettiğim 180 derecelik değişim oyun tarzının değişimi. Peki, kalite olarak yükselmez mi? Yükselebilir. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi... 2. yarının ilk 4-5 haftası yine sancılı geçer ama ondan sonra daha olgun, daha güçlü bir Galatasaray izleriz. Bu şampiyonluğa yeter mi? Orası rakiplerin kaybedeceği puanlarla da bağlantılı olur. Geçen sezon şampiyonlukta tek rakibi vardı Galatasaray'ın ve Başakşehir çok puan kaybetmişti. Bu sezon ise rakip sayısı fazla, biri çökse öbürü çökmez. O yüzden bu kez işler daha zor. Puan kaybına tahammül, ilk yarıda harcanan krediler yüzünden daha da az.

Şimdi önce gelelim bu 180 derecelik değişime...

GALATASARAY'DA NELER DEĞİŞTİ

Aslında sadece 3 yeni transfer var ve Onyekuru da henüz dahil olmadı diye düşünebilirsiniz ama durum pek öyle değil. Linnes de bu sezon yeni, Emre Akbaba da öyle hatta ilk 15 hafta oynamayan Taylan da öyle. Bunları da düşününce aslında takımın 6 kritik ismi yeni! Yani takımın yarısı değişti bile denebilir.

Galatasaray ilk yarıda topu az kaybeden ama az üreten ve pozisyon tutmayı iyi yapan ama çok ağır bir takımdı. İyi pozisyon alındığı için ve çok tecrübeli olunduğu için çok az gol yendi ama kağnı arabası kadar ağır olunduğu için de çok kötü hücum edildi. Bu şimdiki Galatasaray ise tam tersi. Pozisyon tutamıyor, dağınık görünüyor, fazla top kaybediyor ama çok daha hızlı hareket edip, kaybettiği topları çok daha fazla kazanma enerjisini sahaya yansıtıyor.

Yani 35'lik veteranlar takımı gitmiş 25'lik enerji takımı gelmiş. İlk yarıda bir alt takımı olan Galatasaray ligin 2. yarısında bir üst takımı olacaktır. Maçları ilk yarının aksine çok daha gollü geçecektir. Kalesinde yiyeceği gol sayısı da artacak, rakip kaleye atacağı goller de...

Şimdi adım adım gidelim... Hangi bölgelerde neler değişiyor...

EN BÜYÜK DEĞİŞİM SARACCHİ - NAGATOMO

Nagatomo teknik kapasitesi çok sınırlı bir futbolcuydu, hücum zenginliği çok düşüktü ama savunmada üst düzeydi. Hem birebir markajı çok iyiydi, hem pozisyon bilgisi, hem konsantrasyonu. Galatasaray'ın az gol yeme başarısının da, az gol atma başarısızlığının da ana faktörlerindendi. Saracchi işlemeyen sol kanadı işletti. 2-3 tane asist yapabilecek kadar etkili toplar attı, çok bindirdi ve çok iyi bir maç çıkardı ama Marcao'yu da bir o kadar yalnız bıraktı. Marcao'nun Galatasaray'a geldiğinden beri en yalnız kaldığı maç budur. Genç ve yetenekli bekler böyle... Alex Telles de geldiğinde böyleydi. Hücum iştahı, savunma konsantrasyonunu biçiyor. Ayrıca pozisyon bilgisi de daha çok tecrübe işi. Durum böyle olunca savunmada ciddi problemler yaşanabilir. Saracchi'nin Telles'e göre avantajı daha hızlı olması. Bu yüzden ileri çıktığında geri tam hız koşularla kapatmayı başarabiliyor ama şunu söyleyeyim, Marcao ligin 2. yarısında her maç kırmızı sınırında oynar. Her maç 2-3 tane sarı kartlık müdahale yapmak zorunda kalır çünkü o da henüz 23 yaşında ve o da atlamaması gereken pozisyonları tecrübe edemedi. Yani savunmanın sol tarafı tam curcuna. Aslında bütün takım öyle. Yeni Galatasaray'ı size tek bir fotoğrafla açıklayacağım...


Yeni Galatasaray bu! Artık maçlar çok canlı, hareketli, eğlenceli ve şuursuz geçecek!

Dönelim Marcao'ya... 4. dakikada gördüğü kart mesela tecrübesiz, genç oyuncu hatası. Marcao için çok zorlu bir 2. yarı bizi bekliyor. Peki, Saracchi - Marcao arasındaki madeni nasıl kapatabilirsiniz?

1- Lemina gibi savunma gücü daha yüksek orta sahanızı, sağ içte değil sol içte kullanırsınız. Seri'nin o bölgeye yapacağı pansumandan çok daha iyi destek verir. Seri ile Lemina'nın acilen yerleri değişmeli. Bu savunma için şart olduğu gibi hücum için de şart ama ona daha aşağıda değineceğim.

2- Yanındaki tecrübeli stoperin performansı belirleyici olacak ve bazı zorlu deplasman ve derbilerde 3'lü savunma da bir çözüm olabilir.

Şimdi yanındaki isim yeni bir transfer gelmezse Donk olacak gibi. Donk'u ben futbolculuk meziyetleri olarak pek tutmazdım. Özellikle hem ağır, hem de konsantrasyonu çok kötü olduğu için... Fakat Terim'den sonra konsantrasyonunu çok yükselten bir Donk görüyoruz. Bu yüzden stoperde, Kasımpaşa'da olduğuna göre çok çok daha etkili. Mesela Kasımpaşa'da oynadığı zamanlar orta sahada daha iyi oynar, stoperde asla oynamaz diyorduk çünkü uyurgezer gibiydi. Şimdi ise hızı ve temposu iyice bitti o yüzden orta saha oynayamaz ama konsantrasyonunu yükseltti ve stopere çok daha uygun.

Bir de sürekli sakin kalabilen yapısını seviyorum. Marcao ile Rodallega arasında yaşanan tartışmada hemen araya girip insanüstü gücüyle Marcao gibi adamı alıp taç çizgisine kadar sürüklemesi acayip karizmatik bir olaydı. Terminatör filminin bir sahnesi gibiydi. Çok sinirlenmiş ve zaten oldukça güçlü olan Marcao, Donk'un kolları arasında kuş gibi eridi gitti... Donk'un gücü Servet'i hatırlatıyor.

Uzun lafın kısası 2. yarıda Donk'un rolü hayati... Bazen soluna Marcao, sağına başka stoper alıp 3'lüde göbekte, genelde de 4'lü savunmada Marcao'nun sağında liderlik etmesi gerekecek...

LİNNES - MARİANO

Gelelim diğer tarafa... Bu taraf biraz sıkıntılı... 3 Ocak'ta yazdığım '17 Maçlık Plan' yazısında da genelde bu konu üzerinde durmuştum... "Nagatomo'ya çok ihtiyaç olmayabilir ama Mariano bence sene sonuna kadar kalmalı" yazıyordum çünkü geride kalan 17 maçın 13-14 tanesini Galatasaray hücum ederek oynayacaktı. Yani bugünkü maç gibi... Ve böyle maçlarda Saracchi'nin hücum kalitesi, savunmadaki eksiklerini fazlasıyla giderir o yüzden 3-4 büyük maç için Nagatomo'yu tutmanın bir anlamı yok. İşte yukarıda da belirttiğim gibi o zorlu maçlarda da 3'lüye dönersin öyle çözülür. Buna karşın sağ bekte bugün mesela Mariano oynamış olsa Galatasaray'ın hücum gününün bir seviye daha yükseleceği çok net. Bugün Galatasaray 2-1'le kazandı, dominant oynadı ama skoru koparıp rahatlayamadı. Mariano oynamış olsa 2-1'in 4-1, 5-1 olma ihtimali çok net şekilde artardı. Mariano'daki geriye gidişi konuşmaya gerek yok ama şurada 4 ay kalmış, hemen göndermek için de acele etmemek lazım.

Şimdi soldan Saracchi çok dominant olunca Galatasaray yine tek kanatlı hücum etti. Aslında 180 derece değişimlerden biri de bu. Galatasaray 2.5 sezondur Mariano - Feghouli üzerinden sürekli sağ kanadından hücuma giden bir takımdı ve solu tıkanıktı. Bu kez sol komple açıldı, sağ tıkandı. Linnes - Feghouli arasındaki uyum çok kötüydü. Linnes yine oynar. Hem sol bekte, hem sağ bekte geçen yıllardaki gibi bol bol süre alır, katkı da sağlar ama şu an, hem maç ritmi için zamana ihtiyacı var hem de kalan 16 maçın 13'ünün oyun karakteri Mariano'ya çok daha uygun.

Yabancı kuralı derseniz... Babel, Nzonzi, Nagatomo, Luyindama eksilecek ve yerlerine de Linnes, Jesse, Onyekuru, Saracchi eklenecek... Bu şekilde Mariano'yu göndermeden 14'te tutmak mümkün.

Bir stoper net şekilde lazım çünkü orta sahadan devşirebileceğiniz tipte bir alternatif de yok. Marcao'nun sık cezalı olması da malum... Elde Ahmet ve Emin var... Bence bir de sezon sonuna kadar Semih kiralanır yedeğe... Açıkça Donk'un önüne bir stoper transferi yapmak mı daha çok katkı sağlar yoksa Mariano ile devam edip 2 kanadı birden işletmek mi derseniz bence iki kanadı birden işletmek daha mantıklı. Hem her şeyi aynı Ocak döneminde değiştirmek yerine bazı hamleleri yaza yapabilme esnekliği de sağlar. Gelecek sezon sağ stopere zaten Liyundama dönmüş olacak...

Bir orta saha alınacağı söyleniyordu ama zaten Belhanda'yı satmadan öyle bir hamlenin de ekonomik olarak oluru yok. Belhanda satılırsa da o kontenjan kendi içinde çözüm bulur. Ayrıca Diagne - Andone ikilisi hakkında da biri olacak, diğeri olmayacak. Yani Mariano ile birlikte 14 yabancılı bir çözüm gayet bulunabiliyor.

Dip not, Linnes'in mücadele gücü ve sürati Mariano'nun çok üzerinde olsa da bu özellikler onu savunmada da Mariano'dan iyi yapmaz. Sette Mariano'nun pozisyon bilgisi çok daha yüksek. Linnes bazen çok kolay çalım yiyebilen ve yer kaybedebilen bir oyuncu. Denizlispor maçında durum 2-1'ken hücumda kaybettiği bir top 3 pasla onun alanından pozisyona dönüştü mesela... Belki 3-4 maç sonra ritmini bulunca çok daha iyi bir Linnes izleriz ama ben yine de sezon sonuna kadar Mariano kalmalı diyorum. Topa hakimiyet olarak da kalmalı (çünkü ilk 11'de çok fazla acele top kullanan oyuncu oluştu), hücum melekeleri olarak da kalmalı, pozisyon tutan oyuncu olarak da kalmalı...

SERİ - NZONZİ

Aralık ayında bütün gazetelerde Nzonzi ile birlikte Seri'nin de gönderileceği yazılıyordu ama halbuki bunlar alakasız iki oyuncuydu. Seri; Nzonzi gibi, Babel gibi, Feghouli gibi takım arkadaşları sahaya kazık çaktığı için sürekli dayak yemek zorunda kalıyor ve kötü görünüyordu. Etrafında Saracchi, Emre Akbaba, Ömer, Lemina, Taylan, Linnes gibi hareketli adamlar oynamaya başlayınca pas çeşitliliği arttı ve net şekilde kalitesini konuşturdu hemen. Zaten ilk yarı boyunca sürekli bunu yazıyordum, tekrar etmeme gerek yok.

Bu arada Lemina ise, Seri ve Nzonzi gibi oyuncuların aksine, hem ilk yarıdaki takımda hem 2. yarıdaki bu takımda parlayabilen, tek başına iş yapan bir futbolcu. O ve Muslera, bu 180 derecelik değişimden etkilenmiyorlar çünkü rolleri sabit. Onlar Seri gibi diğer arkadaşlarının oyun tarzına göre değişebilen rollerde değiller. İkisi de bu sezon çok iyi futbollarına bu maçta da devam ettiler.

EMRE AKBABA - BELHANDA

Bu değişim ilk yarı bitmeden 2-3 hafta önce Taylan ile başlamıştı. 2.5 yıldır 4-3-3 oynayan Terim, 4-2-3-1'e Taylan ile birlikte dönmüştü. Belhanda, 4-3-3'te 8 numara rolü için kadrodaki en uygun oyuncu ama 4-2-3-1'de ona uygun bir rol yok. Emre Akbaba ise gol sezilerini kupada gösterdiği gibi ligde de gösterdi. 1 yıldır futbol oynamadığı için 60'ta yorulması doğal. Hoca bir 15 dakika önce yapabilirdi bu değişikliği ama muhtemelen Emre gol attığı için o kadar erken çıkarmak istemedi.

BABEL - ÖMER (ONYEKURU)

Sol kanatta yine durarak oynayan, savunmaya katkısı olmayan bir oyuncu yerine de bir süredir Ömer oynuyor. Ömer için kanat kötü bir pozisyon olsa da, yüksek enerjisi ve oyun tarzı ile fayda sağladığı kesin. Aslında Onyekuru ve Jesse o kanadın tapusunu aldıklarında Ömer artık merkez olarak düşünülebilir ve orta saha transferi de şart olmayabilir.

***

Yukarıda 5 ara başlıkta, 5 noktanın tamamen değiştiğini ve aslında takımın da bu yüzden 180 derece farklı bir oyun oynadığını söylemeye çalıştım ama bu kadar köklü değişim bence şart değil. Toparlanan Feghouli'nin oyun içinde bu kadar yalnız bırakılmaması için de sağ kanadın biraz işletilmesi lazım. Hem Seri, hem Saracchi, hem Ömer, hem Akbaba sol tarafta öyle bir dominasyon kurdular ki, Galatasaray'ın sağ kanadı bile sola kaydı. Lemina ve Seri'nin pozisyonları değişirse hem savunmada Marcao'ya destek geleceği gibi, hem de hücumda da Seri sayesinde sağ taraf biraz daha iyi işler hale gelir. Feghouli de etrafında kendisiyle aynı dili konuşan adamlar bulur. Yani sağda Mariano-Seri-Feghouli, solda Saracchi-Akbaba-Onyekuru üçlüsü yaratılmalı diye düşünüyorum. Lemina'yı bu üçlülere sokmuyorum çünkü hepsi çıktığında, takım rakip yarı alanda hücumdayken, o 2 stoperle birlikte 3. oyuncu olarak dengede durmak zorunda kalıyor.

FALCAO

Herkese değindim, Falcao için de bir başlık açmak gerek. Bazıları Falcao'nun Galatasaray'a gelmeden önce bitik olduğunu söylüyor. Ben buna hiç katılmıyorum. Falcao buraya geldiğinde ilk maçlarında gayet iyiydi. Galatasaray - Fenerbahçe derbisinde maçın en iyi iki oyuncusu Falcao ve Muriqi diye yorum yaptığımı hatırlıyorum. PSG ile oynanan maçta da çok iyiydi. Falcao o dönemde takımın en iyilerinden olmasına rağmen arkadan destek alamıyor, bir çizgide Feghouli, bir çizgide Babel kazık çaktığı için yanında bir arkadaşını göremiyordu. Esas Falcao, Galatasaray'da sakatlandıktan sonra geldiği seviyede değil! Galatasaray'da son yıllarda en şikayet ettiğim konu da bu. Galatasaray'a 10 adam geliyorsa 8'i geri gidiyor. Falcao da bir sakatlandı, sakatlık süresini İspanya'da falan geçirdi, orada kendisine ne kadar iyi baktı bilmiyorum ve döndüğünde çok daha geri gitmişti fiziksel olarak. Maalesef hazırlık maçlarında da çok kötüydü ve Denizlispor maçının ilk yarısında da çok hantal kaldığı pozisyonlar oldu ama 2. yarıda golünü atınca o da çok morallendi ve son dakikadaki mücadelesi de onun için çok iyi oldu. Taraftarın desteği ile sıkıntılı dönemden çıkabilir. Bence Galatasaray'a geldiği dönemdeki halinde olsa mesela bu maçta bir değil, 3 gol atardı... Umarım güçlenerek ilerler...

***

KABUK DEĞİŞTİRİRKEN...

Galatasaray şanslıydı. Kabuk değişimi sırasında dişli bir takıma gelse bugün puan kaybedebilirdi. Denizlispor, Galatasaray'ın oyun içi dağınıklığı değerlendirebilecek olgun bir takım değildi. 3-4 hafta sonra çok daha iyi bir Galatasaray olacak. Galatasaray'a zaman lazım ama ilk yarıdaki hatalar yüzünden zamanın z'si bile yok. 3-4 hafta kabuk değiştirirken de kazanmak zorunda.

OYUNCU DEĞİŞİKLİKLERİ

Fatih hocaya oyuncu değişiklikleri ile ilgili eleştiriler gelmiş. Ben de Emre-Taylan değişikliğinin daha erken olması gerektiğini düşünüyordum ama onun dışındaki eleştirilere çok da katılmadım. Çünkü zaten çorba olmuş bir takım var. Kadronun yarısı değişmiş, oyun yapısı tamamen değişmiş. Bir de oyun içinde yeni oyuncu değişiklikleri işleri daha da karıştırabilirdi. Ben genel olarak oyuncu değişikliklerin erken yapılması gerektiğini düşünenlerden biriyim ama maç içinde, skor korurken çok fazla rol veya şablon değişiklikleri yapmamak gerektiğini de düşünüyorum. Örneğin Emre - Taylan değişikliği yapıyı bozmazdı da Jesse erken girse nasıl olurdu onu kestirmek çok güç. Maç içinde zaten oyuncular arasında bir bağ oluşuyor, skor korurken bu bağı koparmadan yapılacak enerji takviyesi değişiklikleri mantıklı ama misal Jesse - Ömer değişikliği rol değişikliği, tarz değişikliği. Ki Jesse girdikten sonra bir top kaybı yaptı, bir basit çalım yeyip pozisyon tutmadı ve hemen tehlikeli kontra doğdu. Özetle sadece bu kabuk değiştirme maçı özelinde, Taylan - Emre değişikliğinin 15 dk geç yapılması dışında, kalan 2 oyuncu değişikliğini ben de olsam mümkün olduğunca geç yapmaya çalışırdım.

KULÜP HAFIZASI

Geçen Ocak transferinde Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş sol stoper arıyordu. Biri menajer tavsiyeleriyle Mirin'i getirdi, diğeri gözünün önündekilerden Sadık'ı getirdi, diğeri Marcao'yu buldu. Birinde yıllardır istikrarlı şekilde devam eden, profesyonel ve güvenilen bir scout departmanı vardı, diğerlerinde yoktu.

Bu Ocak ayında da Fenerbahçe ve Galatasaray ofansif sol bek arıyorlardı. Zira birinin elinde Hasan Ali öbürünün elinde Nagatomo defansif bekti ama bir ofansif sol bekleri yoktu. Biri bu sol beki 1.5 yıldır arıyor ama bulamadı. Diğeri ise 5 aydır arıyor ve hemen buldu Ocak başında kampa yetiştirdi. Çünkü onu 2-3 yıl önceden River'den beri biliyorlardı. Fenerbahçe scout ekibini yeni kurdu. Onlar da 6-7 yıl sonra bu tip nokta işler yapabilirler ama Galatasaray, öncü olmanın avantajını ikidir iyi yaşıyor.

Bunu Saracchi über futbolcu olduğu için yazmıyorum. Fenerbahçe'nin tam ihtiyacı olan futbolcu olduğu için aklıma geldi. Maçı izlerken şunu düşündüm. Saracchi'yi Galatasaray değil, Fenerbahçe getirmiş olsa lig bitmişti. Fenerbahçe çok net şampiyon olurdu.

BASIN TOPLANTISI

Fatih hocaya basın toplantısında şunu sordum. "3. döneminizde yönetimle transfer anlaşmazlıkları yaşamıştınız. Bu dönemde yönetimle uyumunuz nasıl? Sizin isteyipte aldıramadığınız veya siz istemeseniz de alınan oyuncular oluyor mu?"

Fatih hoca buna mümkün olduğunca ortada cevap vermeye çalıştı. Son dönemde çok merak edilen bir konu olduğu için ilginizi çekebilir diye düşünüp onun da linkini koyayım... Basın toplantısındaki ilk soru... https://www.youtube.com/watch?v=XDWUcMsXZ24 

Friday, January 10, 2020

Galatasaray - Altay Maçı Analizi



Galatasaray maça şu ilk 11'le başladı...

Okan Kocuk
Linnes - Donk - Marcao - Saracchi
Lemina - Seri
Feghouli - Taylan - Ömer
Falcao

Bu ilk 11 sanırım Fatih Terim'in sezonun 2. yarısında düşündüğü ilk 11'e çok benzer ama Ömer yerine solda Onyekuru olacaktır.

Bir süredir Ömer Bayram'ın sol bek veya sol açık için uygun olmadığını, fark yarattığı tüm maçlarda merkezde oynadığını vurguluyorum. Bunun sebebini de detaylıca açıklamıştım... https://twitter.com/sinan_yilmazz/status/1203639127205437440

Bence sezonun ikinci yarısında sol kanatta ilk 11'de Onyekuru ve onun yedeği de benzer tipte Jesse olmalı. Sağ kanatta da Feghouli ve yedeği yine benzer tipte Jimmy. 10 numara pozisyonunda da Taylan ve yedeği de yine benzer tipte Emre Akbaba... Hatta Falcao'nun yedeği Adem'in de ona çok benzer tipte bir oyuncu olduğunu geçen yazılarda vurgulamıştım. (Bu 'benzer tip' sözünü yazının devamında açacağım)

Feghouli-------Taylan-------Onyekuru
(Jimmy)------(Akbaba)-------(Jesse)

-----------------Falcao
----------------(Adem)

Bu 4 as ve 4 yedekli hücum hattı, birbirini ikame ettiğinde sistemi bozmak zorunda kalmayacağınız oyunculardan kurulu. Ömer Bayram ise sola çekildiğinde düzeni birkaç yerden bozuyor.

Birincisi sol kanattan delici dripling yapabilen bir adam eksiliyor. Sağ ayağıyla içe kat eden ve solda Saracchi'nin önünü açan bir adam eksiliyor. Ve en önemlisi soldan gol koşusu yapan adam eksiliyor. Ömer solda oynadığında, yapabildiği iyi şeyler azalıyor. Ömer orada neleri iyi yapabilir? Çok çıkan Saracchi'nin arkasını zaman zaman doldurabilir ve savunmaya yardım eder. Ayrıca iyi baskı yapar ki, Altay maçının ilk yarısında Galatasaray'ın en iyi yaptığı şey buydu ve ilk gol de bu şekilde geldi.

Buna karşın Ömer'in bir iki pozisyonda gole koşamadığını veya gol pasını göremediğini fark ettim. Zira sol forvet rolü, Ömer'in oyun tarzına uymuyor. Ömer'in 2. yarıda alması gereken rol, Lemina'nın yedekliği olmalı. Yani 'ball wining midfielder'. Orta sahada yüksek enerjisi ile top kazanan oyuncu rolünü Lemina üstleniyor ve Galatasaray'ın en çok sakatlanan oyuncusu da o. Lemina'nın yedeğine Lemina sakatlandığında onu aratmayacak, güvenilir 2. bir canavar koyabilmek gerekiyor ve merkezde oynadığında 'Tazmanya Canavarı' benzetmesini yaptığım Ömer de bu rol için çok ideal, çok ucuz, uygun bir yedek.

Altay maçında ilk yarıda yapılan baskıya rağmen gol pozisyonu zenginliğinin kısır kalma nedeni de yine kutu içine topsuz koşu atan adam sokamamak yüzünden oldu.

Şimdi ilk yarıda forma giyen diğer isimlerin performansını değerlendirelim... 2. yarıda tüm takım değişti zaten.

İLK YARI OYUNCU PERFORMANSLARI

Saracchi: Hızlı, çabuk. O da tip olarak Emre Taşdemir'e çok benziyor. Onun biraz daha tekniği ama artıları da eksileri de çok benzer. Hızlı, çok git-gel yapabilen bir dayanıklılığa sahip. İkili mücadelelerde kolay dağılıyor ve çok kolay top kaybedebiliyor. İlk maçında da Saracchi'nin biraz fazla top kaybettiğini düşünüyorum. Bir iki pozisyonda hızını ve top sürme kabiliyetini güzel gösterdi ama iyi bir maç çıkardı diyemem açıkçası.

Linnes: Fiziksel olarak iyiydi. Beklendiği gibi uzun süre oynamasa da kendisine iyi bakmış. Soldan Saracchi ile çok çıkıldığını görünce sağda defansta daha sağlam durmaya çalıştı. Bir tane %100'lük golü çok iyi bir kademe ile önledi ve olgun bir görüntü sergiledi. Misal bu maçta herkes Saracchi'yi daha çok öne çıkarır çalım attı, hücuma katılmaya çalıştı diye ama ben Linnes'i daha çok beğendim.

Okan-Donk-Marcao: Bu üçlüye çok iş düşmedi. Bir kez arkalarına adam kaçırdılar onda da Linnes iyi yetişti. Marcao'yu Donk'a göre daha hazır gördüm. Tabi oyun soldan oynandığı için, Marcao çok daha fazla oyunun içindeydi.

Lemina: İdare eden bir performans sergiledi. Ligin ilk yarısındaki 4-3-3 alışkanlığı nedeniyle stoperlerin arasına çok girdi yine ama artık Taylan çok daha fazla forvet ve merkezden birinin daha geride kalması göbeği boşaltabilir. Topları biraz daha ileride stoperlerden alması gerekiyor bence.

Seri: İlk yarı takımın en iyisiydi. Ligin 2. yarısında takım oturduğunda Seri'nin parlayacağını yazıyordum zaten... Seri'nin futbolculuğu ve 2. yarı neler yapabileceği ile ilgili kendimi tekrar etmeyip buraya o yazıyı bırakayım... https://hizliresim.com/VQq9jr

Feghouli: Sezonun ilk yarısındaki maçlarına göre daha iyi, daha fit buldum. Maç ritmi yakaladıkça sezonun 2. yarısında fark yaratması son derece muhtemel yine...

Falcao: Biraz daha güçlenmesi gerekiyor ama arkasından gol koşusu atan adamlar olmayınca onlara duvar olup, etkili paslar atma becerisini gösteremedi. Falcao'nun en önemli meziyeti sırtı dönük oyun. Onun yanına koşu atacak oyuncularınız yoksa adamın en önemli meziyetini kullanamıyorsunuz. Adem oynadığında Adem de bunu yaşıyor.

Taylan: Sağında, solunda ve önünde topsuz koşu atan oyuncular olmayınca pas hataları yapmak zorunda kaldı. Soluna Onyekuru veya Jesse'yi aldığında çok daha etkili olacaktır. Yine de ilk yarıda daha çok 2. forvet koşusunu kendisi atması gerekirdi.

2. YARI

Galatasaray 2. yarıya yine 4-2-3-1 ile başladı ama bu kez B Planına geçildi. İlk yarı skor arama oyunuydu. 2. yarı ise skoru tutma oyunu denendi.

Berk Balaban
Şener - Emin - A. Çalık - E. Taşdemir
Belhanda - Selçuk
Jesse - E. Akbaba - Jimmy
Adem

Adem Büyük: Yukarıda da belirttiğimiz gibi yine sırtı dönük oyunu ceza sahası içinde harika uyguladı ve Belhanda'ya 2. golün asistini yaptı. Tıpkı Nagatomo'ya Trabzonspor deplasmanında attırdığı gibi. Tıpkı Brugge maçında kendisinden iki kat stoperi arkasında tutup dönüp vurduğu gibi. Bazen kendi dönüp vuruyor bazen arkasından gelenlere çıkarıyor ama bu işi gerçekten çok iyi yapıyor. Ona boşuna 'Yerli Falcao' lakabını takmadım :)

Emre Akbaba: Geçen yılki fiziksel durumundan daha geride değil gibi ama geçen yıl da en büyük zaafı fiziksel olarak güçsüzlüğüydü. Yine de kötü dönmemiş diyebiliriz. Taylan ve onda olan, ceza alanına geç koşu atma bilgisi sayesinde golünü de attı.

A VE B PLANLARI: SKORU ARARKEN VE SKORU KORURKEN JESSE

Jesse&Jimmy: İlk yarıda rakip yarı alanda baskı futbolu oynayan Galatasaray, 2. yarıda oyunu daha 2. bölgede kabullenip direkt toplarla çıkma futbolu oynadı. Bu da belli ki Terim'in ligin 2. yarısındaki taktiği. Skor ararken önde pres, skoru alınca da kontra oyunu benimseyecek. Bu sebeple Jesse ve Jimmy'nin düz ayaklarla ters kanatlarda oynadığını düşünüyorum.

Normalde Jesse'nin yine solda Onyekuru'nun, Jimmy'nin de sağda Feghouli'nin yedeği olmasını bekliyorum. Zira gol ararken... Yani rakip kapandığında, alan bulamayacak olan Jesse sağ kanatta düz ayakla oldukça etkisizleşir. Rakip kapandığında düz ayakla, bek - stoper arasında topla buluşsa bile, orta veya şut için açı bulması zorlaşır. Ya zayıf ayağına çekecek ya da sağ ayağını kapatacaklar. Rakip kapandığında kanatlardaki oyuncular ters ayakla enlemesine dripling yaptığında, rakip savunmanın şablonunu bozar ve aralara pas atıp, en güçlü ayaklarıyla şut atma imkanı bulurlar. Jesse'nin skor aranırken Onyekuru gibi, Bruma gibi, Garry gibi solda oynaması kaçınılmaz bence. İçe kat ederek Saracchi'yi arkadan çıkaracak, sonra içe kat edip sağıyla verkaç yapacak veya şut atacak... Buna karşın skor korunurken, rakip savunmayı öne çıkardığında alan bulması muhtemel olan Jesse sağ kanada geçip vurup gidebilir... Bu durumda skoru bulan Galatasaray'ın Feghouli - Jesse değişikliği yapıp Onyekuru - Jesse kanatlarına dönmesi ve B planına geçmesi bence 2. yarıda çok göreceğimiz bir değişiklik olur. Kısa A planında bence Jesse yine Onyekuru'nun yedeği, B planında ise sağ kanatta kontrayı kovalayacak adam.

Jesse skoru koruma oyununda nasıl avantajlar yaratacağını Altay maçında da gösterdi. Hem yaptığı asistte gösterdi, hem de bazı koşularıyla da gösterdi. İyi bir 35 dakika çıkardı diyebiliriz. Jimmy ise artık yaşlı ve kontraya yatkın bir oyuncu değil. Yine de o da kötü bir maç çıkarmadı.

Selçuk İnan: O da fena değildi. Tabi yine fazla geri kaçarak oynadı. 2. yarıda oyun kurucu rolünde Seri'nin yedeği o olacak belli ki. Keşke Seri'nin yedeği olarak Atalay Babacan da devreye girse. Aslında Atalay, çabukluk ve oyun bilgisi olarak Seri'ye çok benzer bir oyuncu ve aynı kadro içinde olsalar Seri'den çok şey öğrenebilecek de bir oyuncu.

Şener-Emre-Mariano-Nagatomo: Beklerde üçer alternatif var ve Nagatomo ile Mariano'nun gidici olduğu kesinleşti sanırım. Buna karşın Şener yine hiç güven vermedi. Yaptığı top kayıpları ve golde yine arkasına adam kaçırması... Herhalde maç ritmi eksikliği nedeniyle böyledir... Emre Taşdemir de yenen golde arka direği kapatamadı. O golde Ahmet Çalık'ın da topu arka direğe gidene kadar kesemediğini söyleyelim. Savunma aslında 2. yarıda S.O.S'ler verdi. Kornerlerde çok kolay vurdurdular. Mariano ve Nagatomo da moralsiz gibiydi doğal olarak. Ben bir önceki yazıda Mariano ve Nagatomo'nun gidişince acele edilmiş olabileceğini düşündüğümü yazdım ama bir yandan yabancı sayısına baktığımızda ve kadro içinde yapılabilecek hamleleri düşündüğümüzde de aslında onları göndermekten başka çare de kalmamış. Çok yaşlı kadroyu, ekonomik gücünüz de yokken ancak kontratından çıkabileceğiniz oyuncularla gençleştirebilirsiniz ve o isimler de Mariano ile Nagatomo... Biraz zorunlu bir ayrılık maalesef.

Emin&Ahmet: Emin'i Tuzla maçından sonra 2. kez izliyorum. Her iki maça da iyi bir gazla başladı ama sonradan biraz konsantrasyonu duruldu. 16 yaşındaki biri için son derece doğal tabi. Zaten iki maçta da yaptıkları 16 yaşındaki bir çocuk için çok yüksek. 16 yaşındayken Ozan Kabak'ı buralarda izlemiyorduk! Bu açıdan baktığımızda barındırdığı potansiyel harika. Fiziksel olarak Tuzla maçına göre yani 2 ay öncesine göre bile bir ilerleme vardı sanki. Bu maç özelinde performansına en sevindiğim oyuncu oldu. Ahmet mesela ondan daha az ön plana çıktı... Golde o topun arka direğe gitmesine izin vermemeli ve kesmeyi başarmalıydı mesela.

Berk Balaban: İyi bir kaleci fiziği var. Bir penaltı, bir de çok iyi bir kafa şutunu kurtardı. Reflekslerinin iyi olduğunu gösterdiği gibi bir pozisyonda da oyun kurarken çok soğukkanlı olduğunu fark ettim. Emin gibi bu hazırlık maçını çok iyi değerlendirdi.

GALATASARAY'DA GİDENLER - KALANLAR VE 2. YARININ TAKIMI

Belhanda: Belhanda'yı sona bıraktım. Zira onun üzerinden her şeyi okumak mümkün. Maç özelinde iyi oynadı ve golünü de attı ama Belhanda'nın bu 4-2-3-1'de yeri yok. Fatih hoca 4. döneminde geldiğinden beri 4-3-3 oynatıyordu ve o 4-3-3'ün iç oyuncusu olarak Belhanda takımın vazgeçilmeziydi ama bu sezon, ilk yarının son 3-4 haftasından beri oynattığı 4-2-3-1'de Belhanda'ya verebileceğiniz bir rol bulunmuyor.

Şimdi birlikte yeni sistemi ve rolleri düşünelim...

Linnes/Şener: 80 metre git-gel yapan dayanıklılığı yüksek sağ bekler
Saracchi/E. Taşdemir: 80 metre git-gel yapan dayanıklılığı yüksek sol bekler
Lemina/Ömer: Top kazanan, dinamik, agresif orta sahalar
Seri/Selçuk/(Atalay): Oyun kurucu orta sahalar
Feghouli/Jimmy/(Yunus): Oyun kurucu sağ kanatlar. (Burada 3. isim olarak da Emre Mor kalmaz, onun yerine yeni sözleşme imzalayan Yunus Akgün düşünülür)
Onyekuru/Jesse: Ters ayaklı, süratli sol forvetler
Falcao/Adem: Sırtı dönük oyunu çok iyi oynayan pivot santrforlar (Futbolda pivot illa uzun olmak zorunda değildir. Kısa boylarına rağmen Falcao da Adem de 2 metrelik santrforlardan daha iyi top saklayabiliyor ve link-up yapabiliyorlar)
Taylan/E. Akbaba: 2. forvet koşularını çok iyi yapan, sırtı dönük pivotların sağına ve soluna koşular atıp, onların indireceği topara gol yapabilecek tipte skorer 10 numaralar.

Şimdi bu yukarıdaki şablonda Belhanda'ya uygun hiç rol yok. 10 numara desen skorer değil. Oyun kurucu desen top saklamayı bilmiyor, kolay top kaybediyor. Top kazanma desen zaten önce ofansif kararkterli bir oyuncu... Her halükarda 4-2-3-1'in 2'li merkezi için, Belhanda çok riskli oynayan ve çok top kaybeden bir oyuncu yani rolleri değiştirseniz bile hiçbir rolde 4-2-3-1'in 2'lisinde oynayamaz..  Mesela Göztepe maçında faul yapmayı bilmediği için gol yedirdiğini hatırlıyoruz. Bu düzende Belhanda'ya göre bir rol olmadığı için büyük ihtimalle satılacaktır.

Kalede zaten Muslera, Okan ve Berk var. 3. santrfor için de Babel gittiğine göre ya Andone ya da Diagne'den birisi olacak.

Yani gidenler: Babel, Nzonzi, Emre Mor, Belhanda, Nagatomo ve Mariano olacak. Bunlardan Babel, Emre ve Nzonzi'nin kirasını kırdırıp FFP için biraz bonservis çıkarmaya çalışırlar ve maaş bütçesi artmaya devam eder. Belhanda'dan bonservis gelebilir ve bu 6 oyuncunun gidişinin ardından sanırım bir stoper daha alınır ve olursa bir defansif orta saha daha kiralanabilir diye düşünüyorum. Zira Lemina ve Ömer'e aynı anda bir sakatlık belası vurursa kadro içinde hamle şansı yok gibi. Öte yandan Luyindama'nın da sözleşmesi dondurulacağı için yabancı sınırıyla ilgili bir sorun da kalmaz sanırım.

Giden 5 yabancı ve Luyindama'nın ardından 8'e düşen sayıya; Linnes - Jesse - Onyekuru ve Saracchi eklendi ve 12'ye çıktı. Bir stoper ve orta saha daha alınırsa yabancı yine 14 olur. Eğer Diagne dönerse zaten Andone ile yollar ayrılacağı için o denklem de birbirini götürüyor.

2. yarı öncesi Fatih Terim'in yine risk aldığını ama yine doğru işler yaptığını düşünüyorum. Altay maçı beni oldukça tatmin eden bir müsabaka oldu.

Wednesday, January 8, 2020

Mariano ve Nagatomo'ya Veda


Muhtemelen linç yerim ama vefasızlık etmekten iyidir. 20 yıldır her maçını izlediğim Galatasaray'ın gelmiş geçmiş en yetenekli sağ beki Mariano ve en karakterli sol beklerinden Nagatomo ile yollar ayrılıyor(muş). Giderken bu kadar kötü söz işitmelerinde büyük vefasızlık olduğu kadar bence kendilerinden çok başkalarının hatası var.

1- Son 20 yılda en iyi sağ bek performansını Eboue ve Mariano ilk yıllarında verdiler. 2. ve 3. yıllarında git gide düştüler. Eboue hızı ve gücüyle öne çıkıyordu. Mari ise safi yetenekti. 20 yıldan önce Akyel gibi, Davala gibi etkili performanslar da vardı ama 'yetenek' olarak bir Brezilyalı ile yarışmak zor. 2000 öncesi yabancı kuralının da çok katı olması nedeniyle Galatasaray'ın hep yerli sağ bekleri olduğunu düşünürsek Mariano'nun Galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli sağ beki olduğunu görebiliriz. Açıkçası onun bize alıştırdığı bir pas kalitesi standartı da var. O gittikten 1-2 ay sonra "O pası Mariano olsa çizgiye bırakırdı" veya "Merkezdeki adama dönerdi" diye söyleyeceğiz muhtemelen.

2- Sevilla'dan 31 yaşında gelip ligin tozunu atan Mariano, 32 ve 33'te neden bu kadar hızlı düştü. Eboue de aynı şekilde çok hızlı düşmüştü ve maalesef bizzat Fatih Terim'in "Gördüğüm en profesyonel futbolculardan biri" dediği Nagatomo bile düştü. Nihayetinde sen La Liga'dan 1. sınıf bir beki getirip ligin çok üstünde bir performansı 3 yıllık bonservis + maaş 12-13 milyon euroya satın alsan bile, kendi içindeki yetersizlikler nedeniyle o kaliteyi sadece 1 yılda tüketip kendi standartlarına çekiyorsun.

3- Peki, kendi içindeki yetersizlikler nedir? Bir kere maaşların günü gününe ödenmediği yerde çalışanlar aynı istek ve konsantrasyonu taşıyamaz. İnsan doğasıdır bu. Her yerde böyledir. Hele kariyerinin sonuna gelmiş adamların maaşını aksatırsan, onlar kendini ispat derdine düşmüş genç oyunculara göre daha kolay salar ve onların salması yaşlı vücutlarını genç oyuncuları etkilediğinden daha çok etkiler. Nihayetinde sen, "7 milyon da Falcao'ya vereyim" demek yerine daha az maaş bütçesi oluştursan ama herkese parasını günü gününe versen, belki bir Falcao alamazsın ama geri kalan 20 futbolcunun seviyesini bir seviye daha yukarıda tutarsın.

4- Yetersizliklerden diğeri antrenman kalitesi. Hep söylüyorum Casemiro, Real Madrid'e sadece 6 milyon euroya 20 yaşında geldiğinde, onun gibi 20 tane benzer potansiyelde ön libero vardı ama Real Madrid kendi bünyesinde onu o kadar geliştirdi ki, Kante'den sonra dünyanın en iyi ön liberosu yaptı. Yine Carvajal'ı alttan çıkardıklarında, Carvajal'ın yetenek kümesine sahip olan en az 50 tane daha futbolcu vardı dünyada ama Real Madrid Carvajal'ı o kadar iyi antrene etti ki, onu dünyanın en iyi 3 sağ bekinden biri yaptılar. Marcelo yine 6.5 milyon euroya geldiğinde çok yetenekli ama çok cılız bir çocuktu. Onu tarihin en iyi sol beklerinden biri yaptılar. Yani Real Madrid'e 5 gelen, Real Madrid içinde 10 oldu. Varane da böyle oldu, Ramos da böyle. İnsanlar sanıyor ki Real Madrid hep parayı bastı ve zaten en iyisini, en olmuşunu aldı. Hayır! Real Madrid kendi antrenman kalitesi ile en iyileri kendi içinde yarattı. Bizde ise "kendi içimizden yaratmalıyız" sözü 'sözde vizyoner' tayfaca alay konusu edildi. Modric gibi Kroos gibi olmuş oyuncular bile, Real Madrid içindeki antrenman kalitesi sayesinde bir seviye yukarı çıktılar. Benzema da bunu yaşadı, hepsi yaşadı. Hepsi çok büyük potansiyeller olarak geldiler ama hepsi Real Madrid içinde bir seviye daha atladı. Hem de teknik adamlar değişse de yükseldiler, başkanlar değişse de yükseldiler. Çünkü mutfakta en kaliteli antrenörler hep vardı, maaşları da hep günü gününe ödeniyordu.

5- Mariano ve Nagatomo'nun düşen fiziklerini doğru taktik hamlelerle gizlemek mümkündü. Daha orta saha karakterli oyuncuların kenarlarda olduğu 4-4-2 sistemlerinde bekler 80 metre git-gel yapmak zorunda kalmaz ve daha dar bir alanda oynadıkları için atletizmleriyle değil pozisyon bilgileri ile oynarlar. Mariano ve Nagatomo'nun pozisyon bilgileri de dünya çapındadır. Ligimizde Gökhan Gönül, Mariano ve Nagatomo'nun pozisyon bilgisi 1. sınıftır. Kısa boylu olmalarına rağmen yıllardır üstlerinden 3 kere kafa vurdurduklarını bile görmedik. Nihayetinde Mariano'nun 90 metre önünde Feghouli, Nagatomo'nun 80 metre önünde Babel ile oynamaktansa, Belhanda - Seri - Lemina - Ömer gibi çift yönlü orta sahaların kenarlarda oynayacağı bir 4-4-2 bu iki beki çok rahatlatır, dolayısıyla Galatasaray'ın oyununu da bir seviye daha iyi yapardı. Şunu da ekleyeyim hem Nagatomo, hem de Mariano sürekli 50-60 metrelik alanda tek başına bırakıldıklarında bir kere bile takım arkadaşlarına el kol hareketi yapıp çemkirmediler. Feghouli ve Babel'i taraftara göstermediler. Bu bile ne kadar büyük karakter olduklarını gösterir.

6- Opsiyonlardan biri de Pep Guardiola gibi yapıp, beklerden birini (Nagatomo) 3'lü savunmaya yanaştırıp diğerini de (Mari) ön liberonun yanına oyun kurucu olarak çekmek ve 3-2-5 sistemini kurmak. Abdullah Avcı bunu sene başı denedi. Caner'i ön liberonun yanına, Gökhan Gönül'ü de üçlü stoperin sağına çekiyordu. Gökhan Gönül hem fizik olarak Mariano'dan çok farklı değil, hem de teknik olarak Mariano'dan geride. Gökhan Gönül'ün Beşiktaş'ta çok göze batmaması 30 metrede oynaması. Mariano 80 metrede oynadığı için tu kaka, Gökhan 30 metrede oynadığı için yıllanmış şarap değeri görüyor.

7- Mariano ile sene sonu veda etmek doğru ama Nagatomo gibi bir karakterle, maaşını 1 milyon euro bandına çekip 2 sene daha devam etmek bence mantıklı olurdu. Nagatomo, tıpkı Atiba gibi herkes adına doğru örnek olabilecek nadide bir karakter. İlk 11 olması gerekmez. Hem Saracchi'yi hem de sağ beki yedekleyebilirdi. Aslında Saracchi bir 3-5-2 kanadı. Yine taktik esneklik sağlansa ve Galatasaray 3-5-2 oynayabilse Nagatomo 3'lü savunmanın hem sağ stoperi, hem de sol stoperi olarak da Azpilicueta tarzı fark yaratırdı. Hem kısa olmasına rağmen çok iyi sıçraması, hem de pozisyon bilgisinin ve konsantrasyonunun üst düzey olmasından dolayı. Fakat bu da hiç denenmeyen şeylerden biri oldu. Nagatomo'nun neden 3'lünün sağ veya sol stoperinde çok iyi olabileceğini daha önce detaylıca yazmıştım... https://twitter.com/sinan_yilmazz/status/1203639127205437440

Her iki beke de saygılarla...

Friday, January 3, 2020

Galatasaray'da 17 Maç Planı



Galatasaray 2019-2020 sezonunun 2. yarısına hazırlanıyor. İlk transferler, 4 Ocak tarihinde transfer sezonu açılır açılmaz yapıldı. Direkt 11 oyuncuları oldukları için kampa katılmaları önemli. 2019 yazında yapılan hataları çok konuştuk, çok yazdık ama bunlar geride kaldı. Şimdi yapılan hataları mümkün olduğunca düzeltebileceğiniz dönem geldi. Ve Galatasaray'ın bozuk resmi nasıl toparlayabileceğini yazmaya çalışacağım...

Galatasaray çok kötü bir ilk devre geçirmiş olmasına rağmen, rakipleri de iyi bir dönem geçirmediği için şanslı. 37 puanlı lider Sivasspor, Galatasaray'ın puan önünde ve fakat en önemli futbolcularının neredeyse hepsinin sözleşmesi bitiyor. Bu nedenle şampiyonluk yolunda sık sık menajerlerle de vakit geçirmeye başlayacaklar. Bu durum konsantrasyonlarını çok bozacaktır. En istikrarlı takım olan ama taraftar desteği bulamayan Başakşehir ile aradaki fark 6, geçen sene bu dönemde 8 puan olan farkın kapandığını biliyoruz. Kaosa kendi kendisini sokan Trabzonspor ile 5 ve iç saha oyunu en güçlü takım olan Fenerbahçe ile arada da 4 puan fark var. Fenerbahçe iç saha gücüne karşın bir süredir şampiyonluktan uzak olması nedeniyle işler kötü gitmeye başlarsa baskıyı ağır şekilde hissedebilir. Bu durumlarda Ali Koç da sakin kalamıyor ve Ünal Karaman vari sürpriz bir ayrılık Fenerbahçe'de de şaşırtıcı olmaz. Bir de Fenerbahçe'nin ön alanda fişi çekecek tipte bitiricisi yok. Bu da, 2. yarıda kapanan bazı takımları açmada sorun yaratır ve baskıyı daha da yükseltir.

Nihayetinde Galatasaray'ın şampiyonluk şansı hiç az değil. Doğru planlama art arda 3. şampiyonluğu getirebilir. Peki, doğru planlama yapılıyor mu?

OCAK'LAR TERİM'İN

Fatih Terim geçen sezonun Ocak ayını işaret ederek, bazı değişimleri genelde Ocak'ta yapıyoruz demişti. Geçen sezon Ocak ayı transfer dönemi Marcao - Luyindama hamleleri ne kadar başarılıysa, ondan önceki Ocak'ta Nagatomo nasıl nokta atış olmuşsa bu sene de benzer hamleler gelebilir. Şu an anladığım kadarıyla en önemli nokta olan 17 maçın karakteri iyi analiz edilmiş.

Geçtiğimiz günlerde Terim'i çok eleştirmiştim ama galiba nerede hata yaptıklarını iyi görmüşler.

17 MAÇIN 14'Ü

Galatasaray sezonun 2. yarısında ligde oynayacağı 17 maçın 14'ünü rakip yarı alanda oynayacak. Fenerbahçe deplasmanı, Başakşehir deplasmanı ve Sivasspor deplasmanı haricindeki maçlar, (belki 1-2 zor deplasman daha) Galatasaray'ın rakibinden daha çok topa sahip olacağı, daha çok şut atacağı, daha etkili olacağı müsabakalar olacak. Galatasaray teknik heyeti de bu yüzden bence doğru planlar içinde...

Öncelikle Galatasaray beklerinde hem Nagatomo, hem Mariano eleştiriliyor ama ikisinden birini seçmesi gerekse Galatasaraylılar büyük oranda Nagatomo'yu seçer. Teknik heyet ise Mariano'yu tutup Nagatomo'yu gönderecek(miş). Ben hem iki bekte oynaması, hem müthiş karakteri, hem de 3'lü savunmada da sağ ve sol stoper olarak oynayabileceğini düşünerek Nagatomo'yu kadroda gelecek 1-2 sezon da rotasyonda tutardım ama ilk 11'de as sol bekin değiştirilme gerekliliği özellikle ligin 2. yarısı adına son derece doğru. (Nagatomo hakkında 5 tweetlik düşüncelerimi şu floodta yazmıştım. https://twitter.com/sinan_yilmazz/status/1203639127205437440 )

Galatasaray sol ayaklı bir sol bekin yokluğunu hücumda çok arıyordu. 17 maçın 14'ünü de rakip yarı alanda oynayacak bir takım için ofansif ve teknik bir bek çok değerli olacaktı. Bu yüzden ilk 11 sol bekine bu tarzda bir oyuncunun alınması fikren doğru. Saracchi'nin tarzını biliyorum ama ne durumda olduğunu kendisini izlemediğim için bilmiyorum... Gerçi kendisini izleyenler de son dönemde ne durumda olduğunu bilmiyordur. Onyekuru ve Saracchi transferindeki en büyük olumsuzluk bu. Oynamıyorlardı ve umarım nasıl antrenmanlar yaptıkları iyi araştırılmıştır. Bazı oynamayan oyuncuların nasıl saldığı malum. O salmayı 5 ayda toparlamak imkansız olur. 3-4 maçta iş işten geçer. Devrede hemen çatır çatır oynayacak tipte oyuncular gerekir. Ben Saracchi'nin sadece tarzını biliyorum ve tarz olarak düşüncem, doğru hamle olması.

Yine Mariano'nun sene sonuna kadar kalması da bu yüzden doğru. Herkes Linnes'in yolunu gözlüyor ama Linnes yaz kampını çok kötü geçirdiği için Fatih Terim Mariano'yu değil Linnes'i ilk 14 kişinin arasına sokmadı. Mariano Terim'in babasının oğlu değildi. Aksine Mariano'yu kesip Linnes'e en çok süre veren adam Terim'di. Terim Linnes'ten, Tudor, Mustafa Denizli, Riekerink gibi hocaların aksine en çok faydalanan hocaydı. Şimdi nasıl döneceği de muamma. Ayrıca ligin 2. yarısında, son Antalyaspor maçındaki gibi iç saha müsabakalarında, Mariano'nun merkeze ve çizgiye atabildiği paslar çok değerli olacak. (Fenerbahçe'nin rakibi açmada zorlandığı noktalardan biri de bu) Mariano o yüzden son 17 maçın en az 9-10 tanesinde daha işe yarayacak ve benim tahminim ligin 2. yarısında da ilk 11'in as sağ beki olacağı yönünde.

Stopere Godin - Marcelo - Da Costa gibi tecrübeli isimler yazıldı. 5 aylık alternatif kiralıklar olabilir ama bence burada ilk 11'de Donk - Marcao ile devam edecek Terim. Zira 5 aylık yamalar, 2'li hatları değiştirirken tehlikeli. Donk - Marcao ikilisinin de Ankaragücü maçındaki saçmalamaları dışında eleştirildikleri kadar kötü olduklarını düşünmüyorum. (Donk'u beğenmeyen biri olmama rağmen) Donk'un uzun pas, Marcao'nun da dikine pas becerileri de Galatasaray'ın rakip yarı alanda oynayacağı 14 maç için gerekli. Yine de Ahmet Çalık ve Emin dışında alternatif yok. Yedek illa gelecektir. Maicon gibi ağır bir stoper yerine Semih Kaya'nın gelmesini bekliyorum. Semih Kaya, savunma hattı orta sahaya kadar çıkarılacağı için Maicon'dan çok daha doğru isim olur. Semih'in sene sonu da Çekya'da sözleşmesi bitiyormuş. Daha sonra temelli olarak da dönmesini bekliyorum. Yedeğe gelecektir ve Fatih Terim'in oynatmak istediği sistem için doğru yedek olabilir. Buradan gitmeden önce 1.7 milyon euro civarı bir maaşı vardı ve işleri çıkmaza sokan o saçma kontrattı. Şimdi 500-600 bin euro maaş ile döner ve düzgün karakteri ile iyi bir yedek olabilir.

SERİ - NZONZİ 

Tıpkı Mariano'nun kalıp Nagatomo'nun gitme nedeni gibi Seri - Nzonzi tercihi de bence bu 17 maçın karakteri ile nispeten ilgili. Yani daha doğrusu şöyle diyeyim. Nzonzi disiplinsizlik edip kendisini kadro dışı bıraktırmasa bile Fatih Terim 2. yarıda Seri'yi seçer ve Nzonzi'yi gönderirdi. Seri, Antalyaspor maçında (Mariano gibi) neler yapabileceğini gösteren bir oyun kurucu oldu. Nzonzi - Nagatomo gibi isimlerin defansı değil, Mariano - Seri gibi isimlerin ofansı daha gerekli bu 17 maçta. Ben zaten çıkan haberlerin aksine Seri'nin gönderileceğini düşünmüyordum. Antalyaspor maçı performansı da 2. yarıda büyük ihtimalle kalacağını düşündürüyor. Mariano gibi 8-10 iç saha maçında oldukça faydalı olacaktır.

ONYEKURU - JESSE

Onyekuru'nun ile birlikte yine o tip bir kanadın gelmesine hiç şaşırmadım zira geçtiğimiz aylarda sürekli olarak, "Sadece Onyekuru yetmez, bir sakatlanırsa Galatasaray yine hücumda çok hareketsiz isimlere kalır, mutlaka ya bir kanat daha ya da bir tane forvete, topsuz gole koşacak süratli adam lazım" diyordum. Onyekuru'ya alternatif olarak Jesse'nin de alınması şaşırtmadı. Jesse için 1-2 ay önce şu tweeti atmıştım https://twitter.com/sinan_yilmazz/status/1203099655741091841 Bu tweetle ilgili yazanlar oluyor. Jesse'yi sadece 3 maçında izledim. 3 maç da çok iyi oynadığı müsabakalara denk geldi. Saracchi gibi doğru tipleme olduğunu düşünüyorum ama 3 maçla oyuncu değerlendirecek biri değilim. Detaylı olarak bilmiyorum sadece tipleme doğru.

Öte yandan Onyekuru hakkında düşüncelerim geçen seneden beri malum... Sezonun ilk yarısında en çok eleştirildiği dönem de özel bir oyuncu olduğunu yazıyordum. Yeniden kiralanması ile ilgili fikirlerimi de dün twitterda belirtmiştim https://twitter.com/sinan_yilmazz/status/1213175347669327872

KÜÇÜK FALCAO 'ADEM'

Bence Adem de bu yaştan sonra kenar değil merkez oyuncusu olmalı. Boyuna rağmen sırtı dönük oyunu ve top saklama becerisi Falcao'ya çok benziyor. Hiç yapamazsa faul almayı çok iyi biliyor ve top kaybı yapmıyor. Aslında Türk Falcao, Agüero falan demişler de Falcao'ya daha çok benziyor çünkü hızlanması iyi özelliği değil. Agüero, Falcao'ya göre daha iyi hızlanan bir adam. Falcao ise sırtı dönük işleri daha iyi yapıyor. Adem de öyle... Bu arada Adem, Galatasaray'ın yaz transferleri arasında en yanıldığım futbolcu oldu. 30+ yaşını geçmiş isimlere yatırım yapılmaması gerektiğini sürekli söylüyordum. Örneğin Galatasaray'ın 5 maç oynayacak diye Şener'e 1 milyon euro vermektense, Ümit Milli Takım sağ beki Murat Sağlam'ı Fenerbahçe yerine alması gerektiğini söylüyordum. Çünkü hem Mariano, hem Linnes var. Ayrıca 3. yedeğe 30 yaşındaki Şener'i almak mantıklı değil zira ileri gitmeyecek bir oyuncu. Buna karşın Adem 32 yaşındaki bir oyuncuya gayet enerjik ve istekliydi. Ligimizde yerli forvet sıkıntısının da çekildiğini düşünürsek geçiş hamlesi olarak oldukça faydalı oldu. Üstelik Şener gibi 1 milyon euro civarı da almıyor 350 bin euro gibi çok düşük bir ücrete oynuyor. Geçen yıl Muğdat'ın yapamadığını yaptı diyebiliriz kısaca.

Öte yandan aslında yine Babel de sırtı dönük, pivot oyunu iyi oynayan ve bu yaşından sonra yine kanat değil santrfor oynaması gereken bir adam.

Babel satılamazsa Falcao'nun yedeği olarak kalmaya devam eder. Adem de aynı şekilde santrfor yedeği olur. Babel satılırsa, Adem'den sonra ya sakatlık dönüşü Andone ya da geri dönerse Diagne Falcao'nun yedeği olacaktır. Şu an 1. santrfor 7 milyon euro alan Falcao var. Onu ya kazanacak ya göndereceksin. 3. santrfor olarak da sadece 350 bin euro alan Adem gayet beklentileri karşılıyor. 2. santrfor pozisyonunda ise 2.5 milyon euro civarında maaşı olan 3 isim var. Diagne - Babel - Andone. Bu devre arasında bu 3 isimden 2'siyle yolların ayrılması gerekiyor. 5 değil 3 santrfor yeterli, zira tek santrforlu sistemlerde devam edilecektir. Onyekuru ve Jesse transferi bunu gösteriyor.

ÖMER - SERİ 

Yukarıda, Nagatomo ile ilgili attığım tweet serisinde Ömer Bayram'ın da neden kanat değil merkez oynaması gerektiğini de yazmıştım. https://twitter.com/sinan_yilmazz/status/1203639127205437440

Bence Fatih Terim'in 2. yarı Galatasaray 11'i şöyle olmalı...

Savunma dörtlüsü; Mariano - Donk - Marcao - Saracchi... Burada performansına göre Linnes de oynayabilir. Şener - Linnes - Emre gibi git-geli olan bekler alternatif olur. Stoper alternatifleri de Semih - Ahmet ve Emin olacaktır.

Orta ikili iç sahada kolay rakiplere karşı Lemina - Seri şekilde olur. Rakip zorlu olduğunda veya deplasman oynadığında ise iki sert, top kapan orta saha ile Lemina - Ömer Bayram ikilisi ile orta saha merkezi daha sağlamlaştırılır.

Orta ikilinin önünde daha bir 10 numara kullanılacağını ve sistemin 4-2-3-1'e doğru kayacağını düşünüyorum. Bence Taylan'a forma vermeye devam eder ve Taylan'ın üstüne koyacağını düşünüyorum. Taylan'a alternatif olarak benzer tarzda skorer bir ofansif orta saha Emre Akbaba dönüyor. Belhanda satılacak diye tahmin ediyorum.

Sağ kanatta Feghouli ve sol kanatta Onyekuru ikilisi ile devam edilecek bence.

Eğer Belhanda - Babel gibi oyuncuların satışından iyi bir bonservis elde edilirse o zaman Donk yerine daha iyi bir stoper de düşünülebilir. Bunun duruma göre değerlendirileceğini tahmin ediyorum.

Bu kadro şampiyon olabilir mi? Gayet mümkün.