Tuesday, May 12, 2015

3 Kala!

Maç öncesi analiz yazısının en çok gerçekleştiği maç oldu. Mustafa Denizli "Maçları defalarca kafamda oynuyorum" demişti ya. Bu maç da daha önce kafamın içinde oynanmış gibiydi. Hele Pedriel'in arka direkte indirip de "sağa sola girer" dediğim Oktay'ın rövaşatası...  http://sinanyyilmaz.blogspot.com.tr/2015/05/mersin-idman-yurdu-analizi.html

Her şey beklediğim gibiydi. Servet ve Mitroviç'in ağırlığından zaman zaman yararlanan bir Burak ve Yasin. (Gol de öyle geldi) Nakoulma'nın süratiyle Sabri'yi geçip tehlikeler yaratması. Arka direkte kafayla topu Wellinton ve Oktay'a indirmeye çalışan ve kısa-zayıf Telles karşısında genelde başarılı olan bir Pedriel. Savunma arkası koşularda iyi olmasına rağmen dar alanda etkisiz bir Welliton, kapalı savunmada top kullanmayı beceremeyen Murat ve Khalili ve uzun-kısa toplar kullanarak oyun kuran bir Vederson...

Galatasaray'ın bunlara önlemi şöyle olmuştu...

Teknik heyet Vederson'un oyun kurmasına dikkat etmiş ve savunması zayıf Emre'yi oynatsa da "top Mersin'e geçince Vederson'u kapat" denilmiş.

Welliton'a savunma arkası koşacak alan bırakılmamış. Melo atılan uzun topları toplama konusunda doğru görevlendirilmiş ve Semih'in proaktif oyunu da onun iyi bir süpürücü olmasını sağlamış...

Nakoulma tehdidi bence bir stoper-bek ile çözülebilirdi ama Pedriel'in mevcut beklerle bozulması pek olası değildi. O yüzden onun indirip Oktay'ın yarım rövaşata vurduğu pozisyon illa ki yaşanacaktı. Eğer Nakoulma ve Vederson'a o toplar attırılırsa o pozisyon olacaktı.

Ben olsam sadece Koray'ı sağ bek yapar veya Koray'ı sağ stoper yapıp Semih'i sağ bek yapar ve hem Pedriel'in indireceği veya Vederson'un dikeceği uzun toplarda +1 kişi ceza sahasında uzardım hem de Nakoulma'ya bu kadar alan vermek istemezdim.

Nakoulma - Sabri eşleşmesinin çok riskli olduğunu yazdığımda bir çok arkadaş bana, "Hızlı bir oyuncunun karşısına Sabri'den yavaş Koray'ın konulması daha kötü değil mi?" diye sordu.

Bu çoğu kişinin yanlış bildiği bir durum. Aksine hızlı kanat oyuncuları stoper vasıflı fizikli beklerle daha iyi durdurulur. Örneğin Hakan Balta. Her zaman çalım yemeyeceği kadar uzak durur rakibine ve sakin kalıp bekler, aklını kullanır... Eğer hızlı rakibi topu uzun atıp geçmeye zorlarsa zaten fizik gücüyle koşu alanını kapatacaktır. (Bugün sakatlanıp çıktığı pozisyon örneğin) Yakınlaşırsa rakibin uzayıp gideceğini ve yetişemeyeceğini bilir. Sabri gibi çabuk bek oyuncuları ise, her zaman çabukluğunu kullanmak istediği için yakın oynar. Fakat Sabri'den hem daha güçlü, hem de daha hızlı olan Nakoulma onu çok kolay geçebilir. Aynı Nakoulma karşısında Semih oynasa kesinlikle bu kadar etkili olamazdı.

Fakat Hamza hocanın başka düşünmesi gereken konular da var. Bir önceki maçın çok iyi oynayan oyuncusu tecrübeli Sabri'yi kesmemek gibi... Fenerbahçe maçında ayakları titreyen Koray'ın özgüvenine güvenememek gibi... İyi oynamasına rağmen Konyaspor maçında 11 oynatamadığı Emre'yi artık oynatması gerektiği gibi...

(Bu arada Nakoulma Mersin'de Servet'ten son en az koşan 2. oyuncu sezon genelinde... Savunma yardımı o kadar düşük, takım savunmadayken dinleniyor. Konya'da Djalma da böyle. Bu yüzden bu oyuncular büyük takım oyuncusu değiller. Eğer savunmada bu kadar iş yapmayacaksan en azından bir Alex olman 10-15 gol ve asist yapman lazım. Yok 4 gol 5 asistle falan oynayacaksan stoper kadar koşman büyük takımda kurtarmaz. Bruma bunlar gibi değil misal)

EMRE'NİN SPECİALİSTLİĞİ

Konyaspor maçından sonra basın toplantısında Hamza Hamzaoğlu Bruma - Emre tercihiyle ilgili soruya şöyle cevap vermişti. "Biz teknik adamlar her zaman tüm silahlarımızı ilk 11'imizde kullanmayız, genellikle bazı güçlü silahlarımızı da sonraya saklamak isteriz"

Bu bence çok zekice bir cevaptı ve Emre'nin hoşuna gidecek bir ifadeydi. Hamza Hamzaoğlu adam yönetimi konusunda zaten çok iyi iş çıkarıyor. Gel gelelim Emre başka yorumların kafasını karıştırması sonucu farklı duygulara yönelmiş.

Maalesef Galatasaray gibi büyük camialarda böyle şeyler oluyor. Selçuk da geçen sene ve bu sene başı benzerlerini yaşadı... Futbolcuların yanlarında onları motive edeceğim derken kaf dağının üstüne çıkaran çok 'arkadaş' oluyor.

Menajerleri başta olmak üzere; uzak akrabaları, sinema oyuncuları, şovmenler, güzel kadınlar vs vs... Ve onlar maalesef teknik direktör değil. Kendilerini teknik direktör sansalar da değiller... Futbolu anlamaları da beklenemez. Bu adamların bazen iyi niyetle yaptıkları övgüler futbolcuların kendilerini doğru anlamalarına engel olabiliyor.

Ve bu yanılgıyı en zeki futbolcu dahi yaşıyor. Çünkü herkesin egosu var...

Kimse herhalde Emre'ye şunu demiyor. "Emre sen çok specialist (özelci) bir oyuncusun. Teknik direktörlerin böyle haftalarda daha generalist (genelci) oyuncular tercih etmesi çok normal. Sen Sneijder veya Selçuk'a alternatif olabilecek bir oyuncusun daha çok. Fakat onlar da hiç olmasa bile senden daha tecrübeli oyuncular. Sen sağ kanatta iyi şut çekersin, ara pas atarsın, verkaç yaparsın belki ama sen sürekli git-gel yapabilecek kadar dayanıklı mısın? Bir kanat oyuncusu olarak çizgiyi kullanabilir misin? Bir kanat oyuncusu kadar rakip beki takip edebilir misin?"

Emre oyundan alındığını görünce şöyle diyor... "Hep ben a... k.., hep ben." Yerine otururken de aynı şekilde sitem ediyor...

Bu ifadesini görünce gülümsedim ekran karşısında. Çünkü biliyorum ki Emre kötü niyetli, sorun yaratacak biri değil. Daha çok çocuksu bir üzüntü bu... Oynama isteği.

Halbuki objektif düşünse zaten onun dışında çıkabilecek bir oyuncu yok. Sneijder - Selçuk - Melo gibi tecrübeli oyuncular çıkmayacak. Gol atmış ve geniş alanda kontraya daha yatkın Yasin de çıkmaz. Kontraya en yatkın Burak da çıkmaz...

Tabii ki Emre çıkacaktı... "Hep ben mi?" diyerek sitem edilecek bir durum değil aslında bu.

NEDEN OLCAN?

Fakat "Neden Olcan?" denilebilir. Emre diyemez ama taraftar veya spor yorumcuları diyebilir.

"Bu güne kadar bekleneni hiç veremeyen, fazla kiloları olan, çok top ezen ve en önemlisi kontrollü oyun oynamayı hiç bilmeyen, taktik savaşı maçlara hiç uymayan Olcan, tam da kontrollü oyun oynanacakken, bu maç akıllı oynama maçıyken neden girdi?" Denilebilir.

Olcan kontrollü oyuna hiç yatkın değil... Çünkü Olcan oyunu aklıyla oynayan bir oyuncu değil. Fiziği fit durumdayken geçen sene Trabzonspor'da formunun zirvesindeyken de Olcan aklıyla değil arzusuyla ve yeteneğiyle oynuyordu.

Peki neden girmiş olabilir?

Sanırım Olcan'ı sola almak için değil de, Yasin'i sağa atmak için aldı Olcan'ı Hamza hoca... Maçın ilk devresinde de kapanmaya başladığında son 20 dakika civarı Emre'yi sola, Yasin'i sağa almıştı.

Bu haftaya kadar da skoru korumaya çalıştığında her zaman kanatlarda ters ayaklı oyuncu oynatmamaya çalıştı.

Bu şimdiye kadar hep dikkatimi çekti ve neden bunu yapmaya çalışıyor diye kafamı bayağı kurcaladım.

Nihayet şunu buldum... Sağ kanatta sağ ayağı ile oynayan oyuncu rakip sol kanadın önünü, yani çizgiyi daha kolay kapatacaktır. Zayıf ayağı arkada kalacaktır ve rakip beki içeri (göbeğe) kat etmeye zorlayacaktır veya bombeli şişirme ortalar yapmaya zorlayacaktır. İçerde de zaten Selçuk - Melo gibi oyuncular var ve pozisyon almış bekliyorlar.

Bu gibi kanatları oyuna alarak, sanırım kendi beklerini daha çok ceza sahasına sokabiliyor ve rakibin kenarlardan sıfıra inmesine engel oluyor.

Yani bir nevi şunu sağlıyor. Bekler içeri giriyor ve kanatlar bek gibi oynamaya başlıyor.



Başarısız bir taktik olduğu da söylenemez. İlk yarıda Galatasaray belki pozisyonlar verdi ama Olcan - Yasin kanatlarının ardından Mersin Futacs'ı da almasına rağmen son yarım saat ev sahibinin doğru düzgün bir pozisyonu yok. Bir tek Nakoulma'nın arka direkte vurduğu bir şut var onun dışında ciddi hiçbir pozisyon yok. 

Bu yine de Olcan'ın çok gereksiz fauller yapmasını, pas alışverişlerinde geç kalmasını ve hiç gerek yokken şut atmasını engellemiyor. Tabi Hamzaoğlu'nun elinde başka bir solak kanat olsa belki onu kullanabilir... 

Maçı izlerken bu değişikliği görünce. "Rakip sağ bek Serkan zaten hiç çıkmıyor, Pedriel de zaten sadece hava topu alıyor, ne gereği var ki, Olcan'la orayı kapatmanın" diye düşünmüştüm. Bence Umut veya Bruma sağa girip Yasin sola geçebilirdi ama maç bittikten sonra neden kanatlara ters ayaklı oyuncu almamak istediğini uzun uzun düşününce bunu buldum. 

Bu düşünceyi Akhisar'da da uyguluyordu yanılmıyorsam. Solda Güray'ı sağda Kenan'ı falan kullanıyordu. 

Son olarak; Muslera mükemmel, Hakan ve Semih kapalı savunmada full konsantre ve Chedjou'dan üstün (Sadece kapalı savunmada ama... Galatasaray sezonun %90'ında kapalı savunma yapmaz) Yasin'in golü şahane ve Melo da böyle çok koşulması gerekmeyen, git-geli olmayan maçlarda kapalı savunmada beklenildiği gibi çok etkili. Ayrıca Galatasaray hamle oyuncusu olarak bu maçlarda Hamit'i çok arıyor. Hamit tam bu haftaların oyuncusu. Akıllı ve kontrollü oyunun oyuncusu... 

1 comment:

  1. güzel tespitler olmuş. ben hamza Hoca'nın umut olayını anlamıyorum.neden sağ kanatta umudu kullanıyor. bu yılın en önemli transferi :) olan tarık hiç mi oynayamaz sağ açıkta. o zaman bu adam neden alındı. sabri tarık yapılmaz mı sağ kanatta. ayrıca bu telles defans yapmayı bilmiyor. sabri den daha kötü bir oyuncu. arkasına atılan her topu kaçırıyor. ceza sahası içinde sürekli kayıyor ps de ki gibi, her an penaltı yapabilir. ne bindirme yapıyor ne orta. top ona gelince insanın içini korku kaplıyor. bu gençler maçı zor zor olacak. takım erken gol atsa kapanacağım diye bizi bunaltıyor. erken atamasa stres başlıyor. 3 hafta kalmış ama hala güven tam değil. ASLANCAN YILMAZ

    ReplyDelete