Büyük bir proje, önemli yatırımlar, pahalı transferler, iyi bir stat... Tüm bunların karşılığında ise bekleneni veremeyen, ilk iki yıldaki başarının üzerine koyması beklenirken neredeyse dibe vuran bir Kasımpaşa.
Bu düşüşün nedenleri nedir. Bu yazımızda buna değinmeye çalışacağız.
Öncelikle takımda bir kadro istikrarı vardı. Geçen sene de aynı oyuncular oynuyordu, bu sene de 2-3 takviye dışında aynı oyuncular oynadı. Sadece iki tane kilit oyuncunun yerini diğer transferler dolduramadı. Bunlardan biri Yalçın, diğeri Kerem Şeras. Bu iki isme sonra değineceğiz.
Şimdi sistem üzerinden gidelim... Şota 2 sezondur A planından asla vazgeçmedi. Sürekli 4-2-3-1 sistemini uyguluyordu. Hollanda'da öğrendiği futbol algısını asla değiştirmiyordu. Örneğin bekleri hücumda oldukça yetersiz oyuncular olmasına rağmen, uyguladığı sistemde bek oyuncularını öne çıkarmaktan vazgeçmiyordu. Elindeki oyunculara göre bir sistem anlayışı belirlemiyor (Örneğin beklerin çakılı kalmasını sağlayacak kapalı bir savunma anlayışı) bunun yerine kendi sistemine onları monte etmeye çalışıyordu. Fakat gerek yabancı kuralı, gerekse de oyuncuların gelişememesi bu sistemi tıkayan durumlardan biri oldu. Şota sistemine uymadığını göre göre iki sezon aynı bekleri kullanmak zorunda kaldı ve yabancı yasağı yüzünden de istediği tarzda oyuncuları transfer edemedi.
Bek oyuncuları, hücumda aktif olamayınca kenar oyuncuları ile iletişimleri koptu. Savunma da önde kurulmasına rağmen, topa hakimiyet istenilen seviyede olmayınca git-geli yüksek maçlar oynamaya başladılar.
Şota ayrılmadan önce saha içinde oyuncular artık öz güvenlerini yitirmişler ve saha kenarında bir şeylerin değişmesi gerektiğine inanıyor görünmeye başlamışlardı. Pozisyon disiplinlerini kaybetmişler, oyun içi konsantrasyonlarını yitirmişlerdi.
Bence Önder Özen dönemine kadarki son 2 sezonda Kasımpaşa'nın en büyük zaafı kapanan takımları açamıyor oluşu idi. Sahasında sabırlı bekleyen, sakin oynayan, Kasımpaşa'yı üzerine çekip sonra kontra ataklarla golü arayan takımlar Kasımpaşa'ya karşı hep başarılı oldu. Geçen sene iç sahadaki Gençlerbirliği, Bursaspor ve Akhisar maçları buna en güzel örnektir. Bu sezon oynanan Başakşehir maçı yine keza...
Bence Kasımpaşa'nın en büyük sorunu her zaman şu oldu. Babel - Viudez - Malki - Scarione - Adem. 5'i de savunma konsantrasyonu olmayan oyuncular. Viudez - Babel bekini kontrol etmez. (Tunay ediyor) Malki çok saklanır, gezer, kurnaz bir forvettir, yabancıların deyimiyle False 9. Sahte 9 numara yani. Kendisini unutturup gol koşuları kovalar. Toplu oyuna pek girmez, boş gol koşularını kovalar. Adem ise tam tersi hücumda fiziksel olarak sürekli zorlar, yıpratır ama o da takım savunmasında dinlenir. Hücum 4'lüsünde oynayacak 6 oyuncu da çok çeşitli meziyetlere sahipti ama bu oyuncuların eksiği (Tunay hariç) takım savunmasına yardımlarının az olmasıydı. Kasımpaşa maçları sık sık 5 ileri 5 geri şeklinde bir hale dönüşüyor ve Castro orada köprü olmaya çalışıyor. Hücum dörtlüsü geri dönüşlerde disiplinli olmadığı için kontra yemeye çok müsait oluyorlar.
Gelelim Yalçın ve Kerem'e. Bence Yalçın'ın takım için ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu fark edemediler ve onu Başakşehir'e kaptırdıktan sonra yerine transfer yapmadılar. Barış, Dvali, İlhan Eker yerine kim oynarsa oynasın bekleneni veremedi. Yine Kerem Şeras'ın ayrılışı da ortasaha direncini oldukça düşürdü.
Kerem top kazanan, her yere basan bir ortasaha oyuncusuydu. Onun yerine bu sezon oynayan Alparslan ise uzun boylu, fiziği güçlü, derinde oynayan ve top dağıtan bir oyuncu. Alparslan ile birlikte oynayan Castro da bir pasör ve yine Scarione de böyle bir oyuncu. Yani orta üçlünün tamamı top kullanmayı biliyor ama hiçbiri top kazanmak için rakibi kovalamayı bilmiyor. Kerem Scarione ve Castro'yu bu bağlamda taşıyan bir oyuncuydu, onların yerine de koşup, top kazanıp basit oynuyordu. Alparslan ise ortasaha ile savunma arasına girip alan kapatarak savunma yapmaya çalışıyor, çabuk bir oyuncu değil, kendi ekseni etrafında çabuk dönemiyor, o yüzden topu ayağında fazla gevelemeden hemen sağa sola dağıtmak istiyor, oyun görüşü iyi olduğu için bunda da başarısız sayılmaz. Yine de bu üç oyuncunun birbirine uyumlu isimler olmadıkları aşikar, üçü de benzer konularda iyi, benzer konularda kötü, bu yüzden birbirlerinin eksiklerini kapatacak isimler değiller.
Peki... Önder Özen ne yapabilir? Açılan yabancı kuralı sayesinde, Beşiktaş'a bulduğu gibi, Motta ayarında ucuz ve yetenekli bekler bulup takıma onları transfer edebilir. Ayrıca ortasahada Castro, Scarione, Alparslan üçlüsü yerine en azından bir tane yabancıların deyimiyle 'ball winning midfielder' yani top kazanan, ısıran bir oyuncu transfer edebilir. Bu kilit noktalardan sonra bence ufak dokunuşlarla ayağa kaldırılabilecek bir kulüp Kasımpaşa.
No comments:
Post a Comment